küçük süprizler büyük mutluluklar

Dün benim için çok sıradan bir gündü günlük iş yerindeki rutün işler faturalar, makbuzlar, çekler vs vs akşam saat 7 gibi çalışmaktan gözlerim acır bir halde

ayrıca başım kazan gibiydi iş çıkışı her zamanki gibi eşim beni almaya geldi bu ana kadar her şey normaldi arabaya bindiğim anda bir farklılık olduğunu hissettim tanıyorum kocamı benden bişey saklayamaz
ama yolu yarılıyana kadar bişey söylemedi tüm ısrarlarıma rağmen
sonunda arabayı bir alışveriş merkezine doğru sürmeye başladı tamam dedim bloğu okudu bana kitap alacak dedim hatta kendisinede dedim süprizi anladım kitap alacaksın dedim hayır dedi peki ne dedim çiğ köfte alıcam dedi bu arada ben en çok gittiğimiz yerdeki çiğ köfteyi seviyorum sebebi içine özel sos koymaları vede nane


sen kitapcına git kitabını al arabada buluşalım dedi öyle mutlu oldum ki anlatamam koşa koşa kitapcıya gittim çok şükür iz varmış hemen aldım sonra düşündüm efeye uzun zamandır masal kitabı almıyorum 2 tanede paşaya aldım güllüye almadım çünkü onun kitabı daha bitmedi
gün batalı çok olmamıştı ortalık en sevdiğim renkti gündüz ile gecenin ortası turuncu tonlarda gülüşmeler vede kısa tatlı bir sohbetten sonra asıl süpriz şimdi dedi canım ben etrafta çiçek arıyorum sağa sola bakınıyorum ama çiçeği göremedim sonra aslında aradığımın büyük birşey değil küçük bir yüzük olduğunu fark ettim hemde çok sevdiğim beğendim bir yüzük
işten yorgun argın ayrılan bende ne yorgunluk kaldı nede baş ağrısı çok mutlu oldum insan ara sıra hayatında değişiklikler istiyor taze bir nefes almak istiyor şimdi ben haftanın sonuna yaklaşmışken çok mutluyum

İZ (okumak istiyorum )

Yakın çevremizde benzerlerini görebileceğimiz gerçeklikte bir baba-kız öyküsü... Babasına hayran Verda, hatta âşık. Biricik kahramanım diyor onun için. Ne var ki, yıllar önce annesiyle babasının boşanmasından sonra ayrı düşmüşler birbirlerine. Çatışmışlar, çelişmişler ama sevgileri içten içe hep sürmüş. Kariyerinde zirveye ulaşmış ünlü avukat Vedat Karacan'ın intiharıyla başlıyor öykü. Bu beklenmedik ölümün ardında yatan gizi çözmek Verda'ya düşmektedir. Geriye dönüp baktığında yüzleştiği keşke'leriyle, pişmanlıklarıyla ve içini kavuran devasa bir özlemle sürecektir babasının izini... Minicik çocuk ellerimi avucunun içine hapsettiğinde, yüreğim yüreğinde eriyordu babacığım. Parmaklarım büyüdü diye mi tutmuyorsun artık ellerimi? Keşke hep küçük kalsalardı... Ne oldu da ayrıldı ellerimiz baba? Hiçbir zaman soramadım bunu sana. Sormak istediğimde fırsat olmadı, fırsat olduğunda cesaretim... Soluk soluğa okuyacağınız, farklı bir Canan Tan romanı...

EFE DOĞDUKTAN SONRA

28 Mart 201116:11 itibarı ile

28 Mart 2008
Bir Cuma günü dünyaya geldin
Sen doğalı 36 ay geçti
Sen doğalı 156 hafta geçti
Sen doğalı 1.095 gün geçti
Sen doğalı 26.295 saat geçti
Sen doğalı 1.577.711 dakika geçti

Sen doğalı 94.662.756 saniye geçti

Bugün doğumgünün. Mutlu Yıllar

Şu anda 3 yaşındasın
Bir sonraki doğum gününe 365 gün var
Bir sonraki yeni yıla 278 gün var
Hicri takvime göre doğum tarihin 21 Rebiü'l-Evvel 1429
Tahmini ana rahmine düşme tarihin 22 Haziran 2007

Şuan için Dünyadaki insan nüfusu : 7.219.167.206

Ortalama Türk erkeği ömrüne 63 yıl uzaktasın
Ortalama gelişmiş ülkelerdeki erkek ömrüne 69 yıl uzaktasın
Allah uzun ömürler versin

Senin yaşına eşit bir ördek 0 yaşında
Senin yaşına eşit bir keçi 0 yaşında
Senin yaşına eşit bir kedi 1 yaşında
Senin yaşına eşit bir at 1 yaşında
Senin yaşına eşit bir balina 15 yaşında

Koç burcundansın
Burç taşın Deniz Yeşili Zümrüt

Burç Uyumları
Aslan ve Yay burçlarıyla uyumun çok iyi.
Boğa, İkizler, Kova ve Balık burçlarıyla uyumun iyi.
Başak ve Akrep burçlarıyla uyumun orta.
Yengeç, Terazi, Koç ve Oğlak burçlarıyla uyumun kötü.
Burcuna göre çiçeğin Sümbül
Koçun zamanı ilkbahardır. Bu dönemde sümbülün çiçekleri ile mutlu olur. yumuşak pembe, mavi, mor ve beyaz renkler onu büyüler. İlkbahar çiçeklerini genelde kışın evde ve camın önünde yetiştirir. Böylece onlarla haftalarca mutlu olabilir.

Korkuların; Hedef bulamama, tartışacak kişi yada konu bulamama korkusu.


Sen doğduğunda cumhurbaşkanımız Abdullah Gül idi.
Sen doğduğunda başbakanımız Recep Tayyip ERDOĞAN idi


Doğduğunuz yıl asgari ücret: 608,4 YTL


Doğduğun sene Avusturya-İsviçre'da yapılan Avrupa Kupasını İspanya aldı.
Türkiye de tarihinde ilk kez yarı final oynama başarısı göstermiştir.
2007-2008 sezonunun şampiyon takımı Galatasaray, gol kralı Semih Şentürk (Fenerbahçe) 17 gol
2008-2009 sezonunun şampiyon takımı Beşiktaş, gol kralı Milan Baros (Galatasaray) 20 gol

SİZDE DENEMEK İSTERSENİZ TIKLAMANIZ YETERLİ

Kıymetlime

Bir Cuma günü, ezan sesleri ile , dualarımın karşılığı olarak geldin hayatıma
cumaların en güzelini yaşattın bana
rabbim şükürler olsun istediğim çoğu şeyi gönlüme göre verdi bir çok mutluluk yaşattı fakat, en mutlu olduğum andı senin yüzünü ilk gördüğüm an bitanem

Rabbimin bana verdiği en güzel, en değerli dünya nimetisin sen bebeğim
Rabbim, senin vasıtanla bana anne olma şerefini hediye etti.
Bunun için önce rabbime  binlerce şükürler olsun
sonra da sana binlerce teşekkür ederim Bebeğim.

şimdi 36 ay geçti ya artık ben büyüğüm diyorsun ya benim gözümde hala ilk gördüğüm andaki gibisin bebeğim şunu bil ki bu dünyadaki tek değişmeyen duygu annelik duygusudur bundandır ya cennet annelerin ayağının altında
Senin kollarıma aldığım andan itibaren uzunca süre yanından ayrılmamıştım sonra insanlık hali tuvalete gitmem gerekti gittiğimde içim içimi yedi ya ağlarsan ya duyamazsam ya yüzünü unutursam 1 dakikada kafamda o kadar çok tilki dolaştı ki anlatmam mümkün değil odama yaklaşırken bir bebek sesi duydum ağlayan bir çok bebek arasından senin olduğunu yüreğimdeki yangıda hissettim o an anladım ki bırak yüzünü sesini bile unutmam mümkün değil
Şimdi seni anlatan ne desem boş çünkü içimdeki sevgini gönlümdeki yerini anlatacak tek bir kelime yok dilim döndüğünce yazmaya çalışıyorum
Seninle birlikte bende büyüyorum daha duyarlı daha önyargısız ve de şevkatle  artık eskisinden daha çok canımı acıtıyor gazetede ki çocuklara yapılan işkence haberleri artık daha çok ağlar oldum filmlere çünkü her yerde sen varsın her baktığım yerde pamuk ellerin kara gözlerin var balbedemim
Her halini ben için ayrı bir güzellik en çokta uyurken sevmeyi seviyorum seni gecenin karanlığını aydınlatan nur yüzünü seyretmeye doyamıyorum
Beni çok değiştirdin çok bir bilsen senden önceki halimi uykuya düşkün olduğum kadar rahatıma da düşkündüm dar yerlerde yatamazdım taki sen doğana dek şimdi bir görsem kocaman yatağın en ucundayım her an sana bir şey olur korkusu ile biliyormusun kendimle en gurur duyduğum şey seni bir gece bile uykuya dalıp ağlatmadım küçücük ses çıkarsan uyanırdım çoğu zaman babanım haberi  bile olmazdı uyandığımızdan
Bu yıl bilinçli olarak ilk doğum günündü neredeyse her şeyi birlikte organize ettik senin istediğin arkadaşları çağırdık senin istediğin kıyafetleri giydirdim daha bir çok şey öyle mutlu öyle huzurluydun ki sana baktıkça gözlerim doldu hele birde ortalıkta iyi ki doğmuşum diye dolanışın yokmuydu beni benden aldı tüm gün

Bir tek şunu bil ki paşam.
annenin  çabaları, emekleri, feda ettikleri, elde ettikleri, her ne varsa hepsi senin için sen hayatıma girdikten sonra ne yaptıysam ne yaşadıysam senin için hem de hiç karşılık beklemeksizin  sade ve safça
Rabbim her zaman yardımcın olsun ne bu fani  dünyada nede ebedi hayatımızda yüzünden gülücükleri hiç eksik etmesin geçen yıllar ne gülen gözlerini soldursun nede gamzelerini 
Ve de dilerim adını taşıdığın Efendimize (s.a.v) layık ümmet olursun paşam


Muhteşem eserler muhteşem aşklarda mı gizlidir ?

Ben fazla dizi izleyen biri değilim buna sebep kimi zaman evdeki işler, sebep oluyor kimi zaman çocuklar, kimi zamanda dört büyük kanal düşmanı kocam :) Bu sezon çıkan dizileri hep başkalarından duyar  vede yetinir oldum.İçlerinde en merak ettiğim Muhteşem Yüzyıl kanuninin hayatını ne kadar yansıtıyor bilmiyorum ama hiç değilse genç nesile araştırma isteği uyandırdığından eminim. Geçen yıl ki kitap rafları ile bu yıl ki bambaşka. Tarih sever olup çıkmışız nedense gezdiğim bütün kitapcılardaki tarih rafları hep kanuni dönemi ile süslü karısı, kızı, hatta mimar sinan popüler kültür dedikleri bu olsa gerek. Ne olursa olsun adı insanlarda ki tarih aşkını göremek beni mutlu ediyor en azından yeni nesil bir tane osmanlı padişahını tanımış olacak herşeyin çok çabuk unutulduğu bu toplumda.
Bilenlenler bilir bende sadece 15 dk baktığım bölümde Hürrem şehzade diye diye sonun mihrimah sultanı doğurdu.
Kim mi Mihrimah Sultan
'güneş ve ayın birlikteliği' anlamına gelen o güzeller güzeli mihrimah bebek, ileride herkesin hayran olduğu muhteşem  bir genç kız olacak. Onun yaktığı  yürekler arasında Diyarbakır Valisi Rüstem Paşa ile beraber Mimar Sinan da yer alacak. Ama Kanuni, kızını evli ve çoluk çocuk sahibi 50 yaşındaki Sinan'a değil de Rüstem Paşa'ya verecek. Ve Koca Sinan, aşkına ulaşamamanın verdiği hüzünle kendini iyice sanatına adayacak şuan günümüze ulaşmış her seferinde hayranlıkla baktığımız eserleri yapmasına sebep olacaktır
Sinan, Saray'ın isteği üzerine 1540'ta Üsküdar'a Mihrimah Sultan Camii'ni inşa etmeye başlar. 1548'de bitirdiğinde, caminin silüetini gören herkes onu etekleri yerleri süpüren bir kadına benzetir. O kadın, Mihrimah Sultan'dır.
Birkaç yıl sonra Sinan bu kez kimsenin izni ve haberi olmadan Edirnekapı'daki bir tepeye küçük, mütevazı bir cami daha inşa eder. 38 metrelik mütevazı minarenin kenarlarındaki işlemeler Mihrimah Sultan'ın topuklarını döven uzun saçlarını resmeder adeta. Bir aşka adanmış, iki muhteşem anıt...
 Edirnekapı ve Üsküdar'daki camileri bir arada görebileceğim bir yere gitmeyi çok isterdim Gündüz ve gecenin eşitlendiği bu özel gecede Edirnekapı'daki caminin tek minaresinin arkasında kızıl bir tepsi gibi batan güneşi, aynı anda Üsküdar'daki caminin minaresinin fonunda ayın doğuşunu görmeyi  sanki ortada sihirli bir ayna var ikiside birbirini çağrıştırıyor

Kim  bilir bir gün nasip olur

Boş salıncak

Bazan insan kendini dünya işlerine fazla kaptırıyor bu dönemlerde çevresinde, etrafında neler olup bitiyor fazla farkında olmuyor ara ara kulak kabartmakla yetiniyor ben  az önce anlattığım dönem içersine girmiştim ki uzaklardan ve çabuk yayınlan kötü haberle silkelendim. Son günlerde televizyonda izlediğim haberlere gazatelerin orta sayfalarına ateş püskürüyorum.Evet anlaşıldığı gibi öfkem vede dinmek bilmeyen kızgınlığım Fransa ve ABD'ye
Arap ülkelerinde çıkan isyan ateşinin batının teşvifi vede oyunları ile olduğunu tüm haraketların oradan yönetildiğini  bunun barış,özgürlük, huzur yada güven değil kundaklama olduğundan adım kadar eminim.
Kadaffi’den ne kadar hoşlanmasamda  havadan ve denizden yapılan bu müdahalenin kabul edilemez olduğunu benim kadar herkes biliyor
Güya amaç Libyaya güven ortamı sağlamakya bunun gerçekleşmesinin  mümkün olmayacağını kavramak hiçde zor değil yakın tarihte yaşananlar gün gibi ortada. Afganistan, Filistin, Irak tarihlerine bakarsak, Mısırın iç yönetimine bütün Amerika başkanlarına bakarsak olan yine mazlum halka oluyor.Güya obama bir önceki başkandan daha adil daha güven verici olacaktı.bana kalırsa ikisinin arasında hiç fark yok.Aslında bir fark var en azından diğeri kötü emellerini açıkca söylemekten çekinmiyordu obama benim için tam bir hayal kırıklığı
Yine binlerce insan aç kalacak evsiz kalacak kimisi eşini kaybedecek kimisini aşını kimbilir kaç çocuk yetim kalacak kaç çocuk istismara uğrayacak kadınlara ne demeli onlarda bu silsileden pyını alacak değermi üç kuruşluk petrol için onca canın yanmasına
Bazen isyan ediyorum yaşadığım çoğu şeye şimdi görüyorum ki istediğim tv kanalına bakabiliyorum istediğim zaman istediğim yere gidebiliyorum yada oğlum oyun oynarken korku dolu gözlerle etrafa bakmıyorum hastalandığında doktora götürebiliyorum
tüm bunlar aslında benim için büyük bir nimet evet şununda farkındayım ülke olarak çokca özgür sayılmaz yönetimde asayişde bir çok aksaklıklar var fakat göz göre canlar yanmıyor 1 haftada 8 bin kişi ölmüyor
Bugün cuma diğer günlere göre dualar daha çok kabul olurmuş benimde bu cuma için duam
dünyada hiç bir çocuk acı çekmesin hiç bir salıncak boş kalmasın.....

efem





36 ayda efe


Bu pazar efenin resimlerini çektirdiğimizde fotoğrafcı perşembe akşamı alabilirsiniz demişti resimleri fakat ben dün akşam iş çıkışı eşime bir uğruyalım belki çıkmıştır dedim vede içime doğmuş ki bir gün önceden resim hazırdı.Bakmaya sevmeye  doyamadım resimlerini geçen yıllarla karşılaştırdım ağladım güldüm  her bir bakışımda bir sürü dua ekledim bir önceki duama Kuzguna yavrusu şahin görünür deler ya sanki dünyada yok andan başka bir güzellik sanki güzelliğin anlamı yavrum
Güzel gözlerine baktığımda ne sıkıntım kalıyor ne kederim hepsini alıp götürüyor  36 ayda dünyamı yaşamımı herşeyimi değiştirdi düşünüyorumda sanki öncesinde hiç yaşamamışım sanki öncesi hiç yok
İnşallah okula gittiği günleri başarılarını mutluluklarını görmek paylaşmak vede yaşamak nasip olur
En başdaki resimde efe daha 2 günlük resimdende anlaşılacağı gibi hiç mi sevimli bir bebek değildi sinirli sürekli huysuz vede anlı mordu. günlerce içten içe korktum ya geçmezse ya hep anlı mor olursa diye doktorumuz doğum esnasında olduğuna kanat getirip büyüdükçe geçer deyince rahatlamıştım ki öylede oldu geçti morluklarla beraber huysuzluk ve asabiyetide geçti hep gülen bir bebek oldu paşam
2. resimde yaşını doldurmasına 1 haftadan az bir süre vardı izmirde çektirmiştik güldürmek için neler neler yapmıştıkta o küçücük tebessümü zar zor yakalamıştık o resmin çekileceği günden önce ki gece heyecandan sabaha kadar uyuyamamıştım
3. resim bir istanbul hatırası amacımız dört kişilik küçük ama kocaman yürekli ailemizle klasik aile resmi çektirmekti hani eski filmlerde olurya aynen öyledi hayalimdeki resim fakat kısmet olmadı benim paşa bir iki kareden sonra bastı feryadı figanı susturamadık vede sonuç olarak resimi çektirmeden çıktık
4.resim diğerlerine nazaran daha kolay efece daha anlayışlı bir çekim oldu

 

 


amaç 1 ayda 2 kilo vermek


Mutfaklarımızın vazgeçilmezi olan ve yeşillik denildiğin de baş rol oynayan ”maydonoz” suyu ile istediğiniz ideal kiloya çok kısa bir zaman da kavuşabiliyorsunuz…
Maydonoz hem zayıflatıyor hem de zayıflatırken de idrar ve kadın yollarını temizliyip cildinizi de güzelleştirme özelliğine sahipdir…
Maydanozun suyunu içmenin gerçekten de zayıflattığı uzun yıllardır biliniyor.Zayıflamak isteyen bayanların umudu olan maydanoz suyu kimilerinin midesini bulandırsa da siz yine de bir deneyin ve maydanozun hem sağlık hem de zindeliğinin farkına varın !Maydanozun yararlarını saymakla bitiremeyen uzmanlar zayıflamak için de bu şifai bitkilerden yararlanmak gerektiğini vurguluyor.Sadece suyunu içmemek gerekiyor elbet de sofralarınızda salata ve yemeklerinizde de bu mucize bitkiyi tüketebilirsiniz.
Maydanoz suyu nasıl içiliyor ?
Yarım bağ maydanozu sapları ile birlikte ayıklayın ve yıkayın.2 su bardağı su içinde yavaş ateşte 2-3 dakika kaynatıp 10 dakika demleyin.Sıcak ya da ılık olarak için. Hergün taze olarak hazırlayın.
İçerisine limon sıkmak da artı bir fayda sağlayacaktır

daha önce bahsetmiş vede denemiştim tam faydasını gördüğüm andada bırakmıştım şimdi takrar başlıyorum amacım 22 nisanda 2 kilo vermek yani 1 ayda umarım başarılı olurum.

velev ki ciddiyim

Yeryüzü belki geleceğe dair en umutsuz dönemini yaşıyor. Bu ülkedeki, bu gezegendeki insanlar arıza vermeye başladı!

Birilerinin kurguladığı berbat bir senaryonun içinde saf saf oynayan aktörler olduğumuzu keşfediyoruz yavaş yavaş. Ve öfkeliyiz.

Keyifler kaçık, tepeler atık! Uçlarımız sivrildi, birbirimize batıyoruz. Hepimiz, ne demekse, “öteki tarafa”, gıcığız!

Ve en mülayim olanımız bile bizleri bu hale getirenleri bir eline geçirse, son yılların en popüler protesto gösterisindeki gibi, ayağından pabucunu çıkarıp kafalarına atıverecek! De, edebinden yapmıyor!

Hala inanıyorum ki son gülen ve de en gevrek gülen, bu silahsız, işinde gücünde, sakin, ahlaklı, kibar, sessiz çoğunluklar olacak.
Dolayısıyle bu kitabın kapağı aracılığıyla, kitabı alanlar adına, yani vekaleten, hali pür melalimize katkısı olan bütün kifayetsiz muhterislerin alnının ortasına, ayakkabımı “çtooong” diye fırlatıyorum!

Mizah en iyi silah, en iyi ilaç...
Son yılların popüler deyişiyle “Velev ki” ciddiyim, “Velev ki” ıskalamadım ve pabuç tam “yerine” ulaştı!
Heheheheheh! Siz var ya siz!
Düşüncesi bile içinizin yağlarını eritti değil mi?!
O zaman artık biraz gevşeyip gülebiliriz.
İyi okumalar!

 Bu şekilde tanıtıyor arka yüzünde gülse birsel kitabını. Hem köşe yazılarında hem de kitaplarında farklı bir uslubu var hep gözümüzün önünde olan olayları öylesine güzel anlatıyorki insanı iki kere düşünmeye sevk ediyor yaşamımızı  hem güldürüyor hem düşündürüyor günlük işlerden sıkıldıysanız yada üzücü haberlerden bıktıysanız vede boş zamanınız varsa okunası güzel bir kitap

çerçeve

Bana gelmeyişini anlıyorum çünkü bana benziyorsun. Affet beni oğlum,sana senin çerçeven
belli bunun dışına çıkamazsın demiştim ama yanılmışım. Mühim olan çerçeven değil o çerçeveye koyduğun
resim.
Hayatına “anlam” katan şeyler için mücadele etmekten sakın vazgeçme oğlum."
 aşk tesadüfleri severde aklında ne kaldı dersen ne özgürün nede denizin o sıcacık aşkı kaldı aklımda sadece bu sözler kaldı yüreğimde şimdi efenin yeni resimleri çıkacak yeni çerçevelerle evimi gönlümü masamı süsleyecek dilerim çerçevedeki resim hep ümit ettiğim gibi olur hayat kurduğu tuzaklarda oynadığı oyunlarda sınadığı olaylarda çerçeveme koyduğum karekterlerden hiç kimseyi silmez

klasik 20 mart

Rabbime şükürler olsun ki 20 martı o heycecanı o mutluluğu yaşatmayı bir kez daha nasip etti.Efemle günlerdir konuştuğumuz ve planlar yaptığımız doğum günümüze sayılı günlerimiz kaldı vede telaşımız başladı ilk olarak resim çektirmekle başladık bu güzel hazırlıklara. Her yıl huysuzlanır hiç mi hiç gülmez hatta kaçacak ufacık bir yer bulsa arkasına bakmadan kaçardı paşam ama bu sefer öyle olmadı fotografcı amcası ne derse yapmaya çalıştı bazılarını yapamadı bebeğim ama güzel resimler çıktı ortaya bu yıl daha bir daha fazla duygulanıyorum çünkü kına gecesindeki stüdya resimlerimizde aynı fotografcıda çekilmişti benim dokunduğum resimi güzelleştiren aparatlara oğlumun dokunması vede bulunan hiç bir şeyin değişmemesi beni inanılmaz duygulandırdı seneler ne çabuk geçiyor :)))Belki babası olmasa efe yine aynı efe olurdu.Aralarında inanılmaz bir bağ var resimleri çekinirken gözleri hep babasının üzerindeyi babası efeyi güldürmek için baya çabaladı mesela elindeki oyuncak kepçeyle fotofrafcının kafasında yapmadığı numara kalmadı aslında istemem oğlumun yapmak istemediği bir işi yaptırmayı şunuda biliyorum ki yıllar geçip efem büyüdüğünde iyi ki yapmışın anne diyecek çok isterdim çocukluğuma dair resimleri var ama çok az sayılı şimdiki çocuklar bizlere göre biraz daha şanslı çünkü hemen hemen her evde çözünürlüğü az yada çok cep telefonu kamera yada fotograf makinası var elimde bu kadar güzel nimetler varkenden resimlerini çekmemek bir daha geri gelmeyecek anlarını kaydetmemek bence çocuklara haksızlık olur
benim çocukluğuma ait bir tane sütüdyo resmim var oda babacığım asker olduğu için benim özlemime dayanamamış gönderdiği bir mektubunda resmimi istemiş bundan 24 yıl önce annemlerin fotograf makinesi olmadığı için komşudan istemişler oda vermem dememiş ama bir sürü bahane üretmiş babaannem sinirlenmiş oğlu istemiş bir kere dururmu anneme kendinide şerifeyide hazırla gidiyoruz fotografcıya demiş babam sadece beni istemiş ama resimde babamın sultanları var ben annem vede babaannem aslında resim merakım babamdan geliyor zamanında babam köyde düğünlerde resim çekermiş sonra askerde bu işe devam etmiş bizimde elinde makina olduğu zamanlarda hep çekmiş fakat ben onun kadar başarılı  değilim
öyle sabırsız öyle meraklıyım ki acaba nasıl olacaklar diye aslında bu yıl amacım farklıydı dış mekanlarda çok güzel resimler çeken fotografcılar var. öyle doğal öyle sade çekimleri varki ben bloglarını büyük bir zevkle takip ediyorum bunlardan en sevdiğim handenin cektikleri blogun sahibi hande hanımla yakşık 3 ay önce konuştuk çok sıcak kanlı bir bayandı onada efe için her doğum yılında o günleri hatırlatacak hemde değişimleri gösterecek resimler çektirmek istediğimden bahsettim oda bana içinde eşimin kızımın ve benimde olacağım dış mekanda birbirinden güzel resimler çekebileceğini anlattı bunun diğerine göre daha ilgi çekici ve dahada güzel bir anı olacağını bir çırpıda ifade etti çok hoşuma gitti sıcaklığı içtenliği fakat bu olaya eşim sıcak bakmadı ee bu işlerde gönül işleri onun onayı olmadan zoraki bişey yaptıramazdım olsa bile asla gerçekci olmazdı bundan dolayı bu işi başka baharlara erteledim kim bilir belkide bir başka çocuğa bir başka doğuma :)))


anne babam 2 kere çalışsın

ben işe başladığım efe 18 aylıktı küçücüktü ondan ayrılmak hem benim için hemde efem için hiç kolay olmamıştı.Her gün her canı istediğinde anne sütü alan bebeğimi bu süreç çok yormuştu mesela akşam iş dönüşü eve gittiğimde beni gördüğü an en tenha yere çekip doyasıya emerdi kimi zaman tüm günün hıncını alırcasına hırsla kimi zaman özlemle şevkatle bu şekilde 6 ay sürdü 2.yaşını doldurupda üstündende 1 hafta geçince gönül rahatlığı ile bıraktım emzirmeyi gönlüm rahattıda sanki bu süreçte benden uzaklaşıcağını beni ekisi kadar sevmiyeceği fikrine kapıldım :(( günlerce ağladığımı bilirim
şimdi arkama dönüp bakttığımda aramızdaki bağ süt ile değil sevgi ile kurulmuş hemde hiç yıkılmayacak şekilde ben biraz evhamlıyımdır ya sevmezse ya yanında olmazsam ya aramızda mesafeler olursa diye çok kurdum kendimi buna sebep aslında çevrem bakıyorum etrafa kimin çocuğunu annesi baksa yada başkası çocuk anneden çok bakanı seviyor bu durum bendede olacak diye çok korktum ama şükür olmadı annem yeterince ilgilenmiyor mu hayır benden daha iyi baktığından eminim fakat efe çalıştığım bu süreçte benden hiç kopmadı gün içinde anneme anne derken ben eve gelince otomatik olarak anneanne diyor ben eve geldikten sonra hiç bir işini anneme yaptırmıyor
bir haftadır işe gitmek benim için eskiye göre dahada zorlaştı efem güzel gözlüm sözlerinin yetmediği yerde gözleri ile yalvarıyor anne sen işe gitme mama yap beni parka götür oyun oynayalım tamam mı diyor ama oğlum bak ben senin için çalışıyorum dediğimde babam iki kere çalışsın diyor
çocuk aklı işte akşamları babası ile nakliyecilik oynuyorlar kamyonlarına yük alıp farklı farklı şehirlere gidiyorlar bu sayede efede şehirleri öğreniyor ordan aklındakalmış babam diyor önce işe gitsin sonra ankaraya gitsin diyor ama sen evde kal diyor kendince çözümler kendince seçenekler sunuyor sabah sabah yarı uykulu yarı uyanık yatağında sonunda ise çaresizce kabulleniyor acı gerçekleri
ömrümün sonuna kadar çalışacağım kariyer yapacağım diyen biri olmadım hayatım boyunca olmayıda düşünmüyorum sadece çocuklarımın daha iyi şartlarda yaşaması için gençken bir şeyler yapmak istiyorum bundandır yavrumdan uzak kalışım dilerim en kısa zamanda hep birlikte hep oğlumun istediği şekilde yaşarız

bu sene moruz :))))

bilindiği gibi dün derbi vardı  çoğu evde olduğu gibi bizim evde de derbi heycanı vardı. her ne kadar beşiktaşlı olsam da evin annem hariç tamamı galatasaylı  olduğundan maçı izlemek kaçınılmazdı.Efe  şeçme hakkı bile verilmeden dayısı tarafından galatasaray aşılandı. Dün dayısı ile formaları giyindiler bi güzel televizyon karşına geçtiler kesin gözüyle feneri yeneceklerini düşünürken malesef yine her zamanki gibi yenildiler ki eşimle ben günler önceden yenilirsiniz demiştik.

maç başlamadan önceki  evde ki coşku yerini hüsrana bıraktı :))) ben maçı izlemek yerine annemle yan odada sohbet etmeyi tercih ettim efem ara ara yanımıza gelip gidiyor di ki galatasaray gol attı benim minik taraftar hemen koşa koşa içeri gitti bence bazı şeyler doğuştan kazanılıyor efe tavırlarıyla sanki kırk yıllık taraftar gibiydi :))) kim bilir  efe kız olsaydı gol umurun da olmaz yanımızdan ayrılmazdı

3'e 10 kala


                                                                                                                                                                                                                      
üçüncü yaşımızın dolmasına 10 gün kaldı en az benim kadar heycanlı paşam.Her sabah uyanınca anne doğum günüm mü diyor bende az kaldı kuzum dediğimde ımmmm az kaldı anne diyor her konuşmamızda plan yapıyoruz arkadaşlarının davet listesini yapıyoruz arabalı pasta istiyoruz sonrada geleneksel fotograf çektirme seromonisi var :) eşime hep diyorum hayat bu bir gün yanınızda olamasam eğer ölürsem sana bırakacağım görevlerden biridi efenin her yaş gününde resmini fotoğrafcıda çektirmek.Paşa bu sene öyle hevesliki eve gelen her pastada mum yakıp iyi ki doğdun efe diye mini kutlamalar yapıyoruz en çok da efenin iyi ki doğdum demesine gülüyorum evet paşam iyi ki doğdun
Çalışan bir anne olmak çok zor kısıtlı zamanda çok şey yapmak istiyoruz kimine yetişebiliyoruz kimine ise malesef yetişemiyoruz.En büyük korkum çocukların  sevgisinin eksilmesi. beniö kuzucuk annesinin ne hissettiğini anlıyor olmalı ki anne babam iki kere işe gitsin sen gitme diyor sen bana mama yap diyor tıpkı bu sabah yatakta oynaşırken söylediği gibi gözlerimin dolu dolu olmasına sebep oluyor :) az kaldı bebeğim diyorum o günlerde gelecek hep birlikte olacağız diye o anlarda o kadar olgunlaşıyor ki az mı kalde diyip kaderini kabulleniyor küçük meleğim




EFENİN KABUSU FOTOĞRAF MAKİNESİ




ben  ne kadar çok resmini çekmek istiyorsam efe de o kadar çok çekilmemek istiyor :( bu yüzden hiç istediğim anları yakalayamıyorum hep kaçamak kaçamak çekiyorum resimlerini öyle güçlü bir hissiyatı var ki elime aldığım anda fotograf makinasını yüzü şekilden şekile giriyor ve kaçıyor :(
                                                    ŞEKİL A DA GÖRÜLDÜĞÜ GİBİ

                                               BİR DE BANA ACIDIĞI ZAMANLAR OLUYOR
                                                            ÇEK ARTIK DİYOR
AMA GENELDE GİZLİ ÇEKİM
YİNEDE ÇOK SEVİYORUM HER ANINI GÖRÜNTÜLEMEYİ

doksanlar pop

Müzik dinlemeyi çok seviyorum hayatımın her yerinde her anında müzik var desem yeri sabah işe giderken arabada, gün boyu iş yerinde sonra temizlik yaparken evde tv izlemekten daha eğlenceli geliyor bana hele birde neşeli şarkı ise dahada bir pozitif oluyorum daha önce bahsetmiştim oğlumda çok seviyor müziği bir çok şarkıyı aynen annesi gibi ezbere biliyor benim de repertuarımda sayısız şarkı vardır her tarz ve türde
En çok arabada seviyorum  müzik dinlemeyi küçücük bir arabamız var eve gidene kadar 4 kişilik yurttan sesler korosu ile bağıra çağıra şarkılar söylüyor ve inanılmaz eğleniyoruz dün eşim iş yerinden beni almaya her zaman ki gibi geldi her şey normaldi yine inceden inceye müzik sesi geliyordu ama bir farklılık vardı evet hemde çok hoş bir farklılık 90'lar pop şarkılarından bir karma yapmış hepsi birbirinden güzeldi ve hepsi benim sevdiğimdi burak kut,ayşegül aldinç,asya,candan erçetin,bora öztoprak bunlar ilk aklıma gelenler çok eğlenceli bir eve dönüş oldu özlemişim eski şarkıları inanılmaz derecede beni mutlu etti son zamanlarda yaşadığım en güzel süpriz en güzel hediyeydi

10 soruda ben :)

Kendine en yakıştırdığın renk ?
siyah rengi ve verdiği asaleti çok seviyorum  genelde kıyafetlerimde koyu renk tercih ediyorum eee birazda kilo olunca en mantıklısı koyu tonlar oluyor :)))
son zaamanlarda seni mahcup edecek yaptığın davranış ?
aslında 2 olay yaşadım aynı günde dün ilk dns ayarlarımı değiştirince diğer arkadaşım muhasebe programını göremedi sürekli hata verdi bende benden kaynaklanıyor diyemedim ama bilgisayarcı hemen anladı :)))
2. olaya gelince dün amaliyat olan dedeme hastahaneye ziyarete gittim tam odadan çıkarken dedem gelmeyin bir daha çocuklar zahmet etmeyin dedi bense olmaz dünya gözüyle bir daha görmemlazım dedim çok mahcup oldum çokkkk
bu şarkı tam beni anlatıyor dediğin her dinlemedende aynı zevki aldığın parça
aslında ben çok fazla şarkı dinler bir çoğundada etkilenirim ama her defa dinlediğimde aynı hazzı aldığım türkçe şarkı yüksek sadakattan üstümüzden bir kuş geçer yabancı olarakta  tori amos a sorta fairytale eğer hayatımın filmi çekilseydi bu müziklerle final olmasını isterdim
bir yağmur damlası olsaydın nereye düşmek isterdin ?
Kızımın gözlerine onu daha iyi anlaya bilmek için hani derler gözler kalbin aynasıdır yalan nedir bilmez onlar

burçlara inanırmısın ?
hemde çoook  çünkü ben tipik bir ikizler burcuyum fikirlerim aniden değişir duygularımda çabuk sıkılırım sabırsızımdır yinede seviyorum burcumu ayrıca yükselenimde ikizler olunca kaçınılmaz bir kader oluyor benim için ikizler burcu olmak
Radyo dinlermisin dinlersen en sevdiğin radyo
hemde çook  sabah saat 9 dan akşam 7 ye kadar radyo dinliyorum bazende dinlemek zorunda kalsamda (diğer arkadaşımdan dolayı )seviyorum müziği yaşamında ayrılmaz bir parça en çok dinlediğim radyo joy fm  bence dinlenesi bir radyo en sevdiğim şarkılar hep orada çıkıyor
en sevdiğin yazar ve kitabı
çok kitap okudum kimisi ilk günki gibi aklımda kimisi hayal meyal ama Emily BRONTE ve Uğultulu Tepeler benim için hep bir numara olacak çünkü ilk okuduğum roman ve ilk tanıştığım yazar
hayatınız boyunca karşınıza çıkan en büyük engel ne oldu ?
Gururum oldu Çok isterdim herşeyi bir anda  silmeyi yeni güne yeni mutlu gözlerle bakmayı ama bunu başarabilidiğim olay hayatımda çok az oldu
Eğer elinde olsa nerede yaşamak ister ve ne işi yapmak isterdin ?
Asla istanbulda yaşamaktan sıkılmazdım hayal ettiğim şehirde yaşıyorum ama meslek olarak öğretmen olmak isterdim edebiyat öğretmeni her zaman için bir uhde olarak kalacak
Türkiye dışında hangi ülke seni cezbediyor ?
İtalya benim için her zaman özel bir yer olarak kalacak kim bilir bir gün kocamla venedikte gondolla dolaşır sonra pizza kulesinin önünde resimler çeker vede tüm bu romantizmin yanında insanlığın acı gerçeği olan
Pompei şehrini gezip tüm yaşananları bire bir gözümle görmüş olurum

beni mimleyen zamansız adlı bloğdaki arkadaşıma teşekkür ederim. bende ikiz büyütmek,içimizdeki karnaval ve eslemce hayatı mimliyorum tabi yanıtlamak istiyen herkesi

seni sevmek

seni sevmek

bilinmedik havaları bilinmedik nefeslerle solumak

seni sevmek

kanayan yanları yeniden delip geçmek

seni sevmek

kahredici zamanları yeniden getirmek için çabalamak

seni sevmek

her saniye seni çılgınca yaşamak

seni sevmek

buğusundan arınmış gözlerinde kaybolmak

seni sevmek

unutulmuşlukları yeniden hatırlamak kendinden geçmek

seni sevmek

umutsuzluklardan ömür boyu arınmak

seni sevmek

kalbimi en derinden hiç olmayacağı kadar gülümsetmek

seni sevmek

yok olanı varsayabilmek;en güzel rüyaları görebilmek

seni sevmek

senin gözlerin olup gökyüzünü uzun uzun seyretmek

seni sevmek çılgınlık olsa gerek

seni sevmek

yeniden doğmak

seni sevmek varlığında huzur bulmak

seni sevmek

seni dünyalara değişmemek!!

ve..anladım!!seni sevmek

en ağır acıları çekmek

ve tüm acılara inadına....

seni seviyorummmmmm...diyebilmek!!

seni seviyorum!!  canım oğlum

magnet mimi

sevgili ikizbuyutmek adlı blog sahibi aylin beni mimlemiş magnet için ama evinizde benim afacan gibi oğlunuz varsa ne süs eşyası kalır nede magnet  artık kalanlarla idare ediyorum :)  mesela resimde belli belirsiz gözüken kablumbağanın üstünde turuncu rekte çok şeker bir balık vardı ama artık yok benim paşa anne bune bune diye diye yok etti balığı :)))

hayatın ışıkları yanınca

Hayata kırgın bir yetişkin. Bir yunus ile "hayatın ışıklarını yakacak" çok özel bir dostluk. Karşılıksız sevgi, ümit ve hayata dair mucizevi bir yolculuk... Okuru gerçek hayatın içinde büyülü bir dünyaya taşıyan, soluksuz okuyacağınız sıra dışı bir serüven.Serdar Özkanın okuduğum 2. kitabı gerçi bugüne kadar 2 kitap çıkardı ilk kayıp gülde sıra dışıbir öyküydü her satırda şaşırmak mümkündü
Bazı kitapları öneririrken terettüt yaşıyorum acaba aldığım hazzı karşı tarafda alacak mı diye buda o tarzda bir kitap kimi o okuyan saçma diye bilir kimi okuyan hayal dünyası diyebilir yada çok etkileyici
bu arada bu günlerde şirkette işler biraz durgun bende fırsat buldukca okuyorum evde bekleyen kitapları

Çocuklar boyama kitabı değildir, onları en sevdiğin renge boyayamazsın! (uçurma avcısı)

olmadı işte

bir insan benim kadar kararsız olur üstüme tanıyorum kararsızlık konusunda mesala cumartesi akşamı içim öyle çok sıkılıyordu ki bir yandan kara kara düşünürken bir yandan da evi gözlerimle tarıyordum bu tv camın önüne hiç yakışmadı diye nere alsam diye düşünür oldum aynı anda 2 ap ayrı konuyu nasıl bir arada düşündüm şaşıyorum ama ne yapayım ben böyleyim tipik bir ikizler burcuyum  eğer casaretimi toplarsam eşime bu şekli beğenmediğimi söylüyeceğim aslında söyledimde değiştirme konusunda kararlı olduğumdan ufacık fikri yok ilk uygun zamanda fikirlerimi paylaşacağım dilerim beni anlar :)))

Başucu notları

Bakın George Carlin  ne demiş günümüz insanlarına

Daha yüksek binalarımız, ama daha kısa sabrımız var; daha geniş oto
yollarımız, ama daha dar bakış açılarımız var.
Daha çok harcıyoruz, ama daha az şeye sahibiz; daha fazla satın
alıyoruz, ama daha az hoşnut kalıyoruz.
Daha büyük evlerimiz, ama daha küçük ailelerimiz; daha çok ev
gereçleri, ama daha az zamanımız var. Daha çok eğitimimiz, ama daha az
sağduyumuz; daha fazla bilgimiz, ama daha az bilgeliğimiz var. Daha
çok uzmanımız, ama yine de daha çok sorunumuz; daha çok ilacımız, ama
daha az sağlığımız var .
Çok fazla alkol ve sigara tüketiyoruz, çok savurganca para harcıyoruz,
çok az gülüyoruz, çok hızlı araba kullanıyor, çok çabuk kızıyoruz, çok
geç saatlere kadar oturuyor, çok yorgun kalkıyoruz, çok az okuyor çok
fazla TV izliyoruz ve çok ender şükrediyoruz. Mal varlıklarımızı
çoğalttık, ama değerlerimizi azalttık. Çok konuşuyoruz, çok az
seviyoruz ve çok sık nefret ediyoruz.
Geçimimizi sağlamayı öğrendik, ama yaşam kurmayı öğrenemedik.
Yaşamımıza yıllar kattık, ama yıllara yaşam katamadık.
Aya gidipgelmeyi öğrendik, ama yeni komşumuzla karşılaşmak için caddenin
karşısına geçmekte sorunumuz var. Dış Uzayı fethettik, ama iç
dünyamızı edemedik.
Daha büyük işler yaptık, ama daha iyi işler yapamadık.
Havayı temizledik, ama ruhumuzu kirlettik. Atoma hükmettik, ama
önyargılarımıza edemedik. Daha çok yazıyoruz, ama daha az öğreniyoruz.
Daha çok plan yapıyoruz, daha az sonuca varıyoruz. Koşuşmayı öğrendik,
ama beklemeyi öğrenemedik. Daha fazla bilgiyi depolamak, her
zamankinden daha çok kopya çıkarmak için daha çok bilgisayarlar
yapıyoruz, ama git gide daha az iletişim kuruyoruz.

Zaman artık, hızlı hazırlanan ve yavaş sindirilen yiyeceklerin; büyük adamlar ve küçük karakterlerin; yüksek kârlar ve sığ ilişkilerin zamanıdır. Günümüz artık, iki maaşın girdiği ama boşanmaların daha çok olduğu, daha süslü evler, ama dağılmış yuvaların olduğu günlerdir. Bugünler, hızlı seyahatler, kullanılıp atılan çocuk bezleri, yok edilen ahlakî değerler, bir gecelik ilişkiler, obez bedenler ve
neşelendirmekten sakinleştirmeye hatta öldürmeye kadar her şeyi
yapabilen hapların olduğu günlerdir. Vitrinlerde her şeyin
sergilendiği, ama depolarda hiçbir şeyin olmadığı bir zamandayız. Öyle
bir zaman ki teknoloji bu mektubu size getirebilir, siz bu içselliği
ya paylaşmayı, ya da sil tuşuna basmayı seçebilirsiniz.

huzursuzluk

bu yazıyı wordpressde yazmıştım buraya aktarmak bugüne kısmetmiş.

Günlerdir içimde bir huzursuzluk sebebini bilmediğim bir daralma kimi zaman gecenin bir yarısı uykumdan uyanmama sebep iç sıkıntısı
Uyusam bile rüyalarıma giren kabuslar rüyalarım son günlerde hep kavga ve doğumlarla dolu
Rüyalara inanıyorum her birinin ayrı ayrı anlamı olduğuna rabbim nasıl dünyadaki hiç bir şeyi boşu boşuna yaratmamışsa rüyalarında bir anlamı bir delaleti mutlaka vardır.
Rüyamda hep bir kavga hep aynı kişiyle nedense ben hep suçlu kavganın kazananı ama bileğinin hakkı ile değil şerle bana yakışmayacak şekilde son günlerde gördüğüm rüyalar içimde körermiş hatta paslanmış duygularımı açığa çıkarır oldu artık öyle bir hal aldılarki her düşündüğümde canımdan parça parça bir şeyle kesiliyor
Ve sol kolum sürekli düşündükçe inceden inceye sızlıyor kalbimi sıkıştırıyor sızısı. Dışarıda lapa lapa olmasa da kar yağıyor mart kapıdan baktırır bu olsa gerek dışarıdaki beyazlık gözlerimi alıyor  öyle temiz görünüyor ki dışarıdaki bembeyaz şehir madem diyorum bu kartaneleri bu şehirdeki iyi kötü ne varsa hepsini örttü o zaman diyorum yüreğimede de yağsın yağsın ki
her zerresi eriyene kadar!Kalbime  degsin sukunet.
Vede rüyamdaki ikinci bölüm doğum sürekli doğum yaptığımı görüyorum iki tane kız doğuruyorum bembeyaz  bir odada birini sol koluma diğerini sağ koluma koyuyorlar tam sevecek oluyorum uyanıyorum beynim beyazlığa o kadar adepte oluyor ki uyandığımda odada ki gecenin siyahı ürpertiyor beni
Çekip gidesim var son günlerde çok uzaklara küçük bir kasaba olsun el değmemiş fazla misafiri olmayan nadide olsun yanımda çok şey almak istemiyorum idare edecek kadar kıyafet biraz para vede kocam çünkü bi o anlar beni bi o dinler beni yargılamadan günlerce konuşmak istiyorum içimde ne varsa anlatmak bazen Coşmak bazen susumak istiyorum ama çokca konuşmak eskiden yaptığımız gibi kim bilir gittiğimiz yerde martılarda olur sesleri ile bize eşlik ederlerdi. Eskisi gibi saçlarımı rüzgar uçurtma yapıp uçursun mavi denizlere soğuk iliklerime kadarişlesin üşütsün beni ama hiç gıgımı çıkarmayayım

Yine o kırık iskeleye oturalım yine bakanlar deli bunlar desin ölücekler haberleri yok desin desinde aldırmayalım biz olmayı öyle özledim ki eskisi gibi olmayı şikayetci değilimde yaşamımdan çok özledim marmarisin kışını

bahara merhaba




kısacık ama çok eğlenceli bir pazar gününü geride bırakmanın huzursuzluğu vede birazda uykusuzluğun mağrurluğu ile güne başlamak hiç güzel olmuyor. Bugün İstanbul'da hava çok güzel bahar tadında bir güneş var insanın içini ısıtmıyor belki ama inanılmaz bir pozitif enerji yayıyor bugun aylar sonra ilk dafa sabah balkona çıktığımda içime neşe doldu kuş sesi duydum etraf çok olmasada yeşildi vede güneş azda olsa kendini gösteriyordu.


Pazar günüde hava güzeldi efe babası ile parkta kepçeleri ile oynarken ben evde temizlik yaptım :( öğlene doğru eve teşrif ettiler yemekten sonra sahile gitti çoğu kişi bizim gibi güzel havayı fırsat bilip kendini atmış dışarlara efem yine çok eğlendi denize kaçtane taş attı sayısı belirsiz

 koştu yürüdü etrafı seyretti vede açıktı çoğu kişi mangal yapınca vede efe annesinin makarna salatasını beğenmeyince tutturdu açıktım diye her gördüğü cafe yada restoranttı gösterip yemek yiyelim dedi :)bizde ilk gördüğümüz yere girip karnını doyurduk. Evde eti ağzına sokmayan oğlum nedense lokantlarda et obur olup çıkıyor öyle iştahla yiyor ki şasıp kalıyorum öyle güzel yiyorki o yedikce ben doyuyorum karnını doyurmanın verdiği bir ağırlıkla vede gün boyu koşmanın verdiği yorgunlukla eve gitmeden kucağımda uyudu arabada güzel bir gündü

uçurtma avcısı

eslemce hayat sayesinde tanıştığım bu kitap 1,5 aya yakın kitaplığımda sırasının gelmesini bekledi etkileenceğimi tahmin ediyordum ama bu kadar derin olacağını canımı yakacağını uykularımı kaçıracağını asla tamin etmezdim.Afganistanda yaşananları az çok biliyordum ama çocuklara yapılan işkenceleri hiç aklıma getirmiyordum öyle üzüldümki hasana hasanın oğluna sanki her anları gerçek gibiydi elimi uzatsam dokunacaklar gibiydi
kitabın konusuna gelince
 iki küçük çocuğun hayat hikayesi anlatılıyor. Kahramanlarımız, Emir ve Hasan. Olaylar, Afganistan’da başlıyor ve Amerika’da sonlanıyor.
Emir zengin ve herkes tarafından sevilen bir babanın oğludur. Hasan ise Emirlerin malikanesinde çalışan hizmetçinin oğludur. İki çocuğun ortak yanları var ki ikisinin de annesi yoktur ve aynı kadından süt emmiştir. Bu iki çocuk birlikte büyür ve iyi arkadaş olurlar. Fakat bir sorun var; o da Hasan’ın ırkı diğer Afganlardan farklıdır. Afganistan’da pek sevilmeyen bir ırktır bu. Sokakta zengin Afganlar tarafından sürekli küçümsenir ve alay edilir.
Ruslar Afganistan’a saldırmadan önce sürekli uçutma şenlikleri düzenleniyormuş. Bu çocuklar da uçurtma uçurmayı ve onları savaştırmayı çok seviyor. Günün birinde Emir, Hasan’ın yardımıyla yarışmayı kazanır ve yere son düşen uçurtmayı yakalamaya giden Hasan, bir kaç kötü çocuğun saldırısına uğrar. Çocuklardan biri Hasan’a tecavüz eder. Bunu uzaktan gören Emir, bu olaya dur demek ister ama; korkaklığı yüzünden sesini çıkaramaz ve bu vicdan azabı sürekli acı çekmesine yol açar. Günün birinde Hasan ve babasını evden kovmak için onlara iftira atar ve gururlu Hasan ve babası, Emir’in babasına bir şey söylemeden evden giderler.
Afganistan işgal altındayken yaşanamayacak bir yer haline gelir ve babası ve Emir, Amerika’ya gitmek zorunda kalır. Orada zor koşullar altında yaşarken, Emir güzel bir iran kızına aşık olur ve evlenirler. Yazarlık yapmaya başlayan Emir, giderek iyi para kazanmaya başlar. Günün birinde bir telefon gelir ve pakistan’a gitmek zorundadır. Çocukluk arkadaşı Hasan ve karısı taliban tarafından öldürülmüştür. Yetim kalan çocuğu talibandan kurtarması gerekiyor. Bir de şok yaşar. Hasan onun kardeşi çıkar.
kitabı 4 saatte okudum bitirdiğimde gözlerim yaşla doluydu hemen filmi istedim kocamdan oda sağol olsun kırmadı beni ve dün akşamda filmini izledim kitap kadar etkilenmesemde filmde çok güzeldi mutlaka okunması gereken bir kitap

iki darbe arasında

iskender palanın okuduğum 2. kitabı ilk kadar olmasa da bu kitabını da çok beğendim.Malesef kendi hayatımdan kesintiler buldum türban konusunda ben insanları anlamadan dinlemeden yargınlanmasına bir anlam vermiyorum kimi yerde insanlar açık diye hor gürünürken kimi yerde de kapalı diye oysa önce insan olarak sevsek birbirimizi tanısak anlasak ve daha sonra yargıya varsak
bundan 1,5 yıl önce iş araya başladığım bir dönemde cv mi internete bazı iş bulma sitelerine yolladım ve türkiyede tanınmış bir firmadan iş teklifi aldım.Öyle şaşırdım ki beni aramalarını eğer kabul edersem pazartesi hemen gel dediler yüz yüze görüşmeye bile ihtiyaç duymadan  işe başalamamı istiyorlardı hafta sonu tatil çalışma saatleri uygun benim içinde süperdi ama biraz uzaktı telefonda konuştuğum bayan dert etme uzaklığı bu firma kariyerin  açısından çok iyi bir yön çizecek bunu unutma dedi uzun bir konuşmanın ardından tamam dedim ve telefonu kapadım
sonra aklıma türbanlı olduğum geldi ve geri dönüş yaptım dedim konuştuk anlaştık ama ben kapalıyım dedim karşımdaki kadın biraz mahcup bir ses tonu ile nazikçe olmaz o zaman dedi biz büyük bir firmayız yurt dışı bağlantılarımız aşina bünyemizde böyle birini çalıştıramayız dedi ve kapattı
ve ben başlamadan ayrılmış oldum bazı şeyler nasip ama keşke işimi beğenmeselerdi  çok ağrıma gitmişti o dönemde iskender hoca eşi ile yaşadığı lokanta olayında hemen aklıma geldi bu tatsız anı

teşekkürler

daha önceden önbellekten girdiğim sayfama günler sonra gönül rahatlığı ile girmek beni inanılmaz mutlu etti burdan ikiz büyütmek adlı blogdaki arkadaşıma teşekkür ederim sayesinde haftalar sonra tekrar seçdiğim sayfalara bakabiliyor  istediğim kişilere yorum yapabiliyorum çok teşekkürler

Erkek dediğin

Seni Elinin Tersiyle değil Avucunun İçiyle Kavrayacak.
Bileceksin Ki Emin Ellerdeyim,
Başkası Tutamaz Elimi Böyle.
Rahat Olacaksın Yanında,
Çok Konuşmayacak, Beynini Didiklemeyecek.
İnce Olacak; Seni Senin Kadar Düşünecek.

Erkek Dediğin, Sen Onu Merak Ettiğinde
Kendisine Hesap Soruluyor Havalarına Girmeyecek.
Senin İnceliğine Karşı Umursamaz Sözler Sarf Etmeyecek.

Erkek Dediğin, Kadının Sinirini Bozmayacak,
Cinlerini Tepesine Çıkarmayacak, Sanki Sen Onun İçin Varmışsın
Her Ne Zaman İstese Emrine Amadeymişsin, O Ne Yaparsa Yapsın
Her İstediğinde Yanında Elinin Altında Olacakmışsın Tiplerine Girmeyecek.

Erkek Dediğin, Sen Ona Sevgini Hissettirdiğinde,
Sen Ona Kayıtsız Şartsız Asıkmışsın Gibi Havalara Girmeyecek.

Erkek Dediğin İlgi Gördüğünde İlgiyle,
Sevgi Gördüğünde Sevgiyle Karşılık Verecek.Kaynakwh:

Erkek Dediğin, Sen Onun İçin Kendine Baktığında,
Sırf Ona Daha Güzel Görünmek İçin Giyinip Kuşandığında
Hiçbir Şey Olmamış Gibi Davranmayacak.

Erkek Dediğin, Ruhunu Okşamasını Bilecek.
Romantik Olacak Kimi Gün Habersizce Kucağında
Çiçeklerle Çıkıp Gelecek.
Özel Günleri Unutmayı Marifet Sanmayacak.

Erkek Dediğin, Kayıtsız Olmayacak Senin Bütün Zarafetine Karşı.
Gerçekten Seven Bir Kadın Sevgi Ve İlgi Bekler,
Erkeğine Verdiği Aşkın Karşılığında Küçük Bir Tatlı Söz,
Kısa Bir Mesaj, Bir Çağrı Bile Onu Mutlu Edebilir.

Erkek Dediğin Bütün Bunları Cebinden Para Harcıyormuş Gibi
Cimrilikle Yapmayacak.

Erkek Dediğin, Ben Aranmayı, Çok Aramayı Sevmem Demeyecek.

Erkek Dediğin, Her Şey Kendi İstediği Gibi Olsun İstemeyecek.
Sadece Kendi Caninin İstemesine Bağlamayacak Her Şeyi.

Erkek Dediğinin, Hissettiğiyle Yaptığı Şey Arasında Uçurum Olmayacak.

Erkek Dediğin, Cesur Olacak Cesur.
Seni Seviyorum Derken Korkmayacak,
Başka Şeylerin Arkasına Gizlenmeyecek.
Seviyorum Deyip Bir Sonraki Perdede Kaçmayacak,
Özlüyorum Diyorsa Gelecek, Kaybetmek İstemiyorum Diyorsa Kaybetmeyecek.

Erkek Dediğin Aşkına Sahip Çıkacak.
Korkak Olmaz Erkek Dediğin.


Aşksız Yatmayacak Yatağa Ve
Sen Bunu Bileceksin.
Bir Baba Şefkatiyle Seni Alnından Öptüğünde Bileceksin Ki
Sevgisi Geçici Ve Zayıf Değildir.

Erkek Dediğin, Ve Sevgiyle Öptüğünde
Dudaklarından Bileceksin Ki Opusun Tek Sebebi Şehvet Değildir.

Erkek Dediğin Aldatmayacak. Aldatmak Basitliktir.
Seviyorum Diyorsa Aldatmaz Erkek Dediğin.

Aldatıyorsa Sevmiyor Demektir.

Erkek Dediğin Yakışıklı Olacak, Çekici Olacak Ama
Bundan Çok Daha Öte Bir Şey...

Erkek Dediğin, Zeki Olacak. Kadının Küçük Yalanlara,
Bahanelere İnanmayacağını, Kendisini Kendi Gibi Tanıdığını Bilecek.
Kadının Zekasını Küçümsemeyecek Kadar Zeki Olacak.
Zeki Olacak, Seni Bir Hamur Gibi Karmasını Bilecek, O Hamura Kendisini Katmasınıda.

Erkek Dediğin, Değerlerini Bir Anlık Hevesler Uğruna Satmayacak.
Namussuzluğunu, Ahlaksızlığını Ancak Ve Ancak Seninle Yataktayken
Kullanacak.
Yan Gözle Hatun Kesmeyecek, Üstüne Sevgili Edinmeyecek.

Erkek Dediğin Önce Sevecek. Kendini Sevmeyen Erkekten
Kimseye Hayır Gelmez.
Bir Bakarsın Ki Yıllar Sonra Bu Adamla
Ne Yatağa Sığıyorsun, Ne Toprağa...
Koluna Girip Gezmesini Bileceksin Gururla
Erkek Dediğin, Babalığını Da Bilecek, Ana-Babaya Hürmet Etmeyi,
Kadir Kıymet Bilmeyi, Vefakarlığı, Fedakarlığı. ..

Erkek Dediğin Seni Koruyacak,Kuşatacak .
O Nerede Olursa Olsun Seni Koruyacağını Bileceksin.

Pısırık Olmayacak Erkek Dediğin.

Erkek Dediğin Erkek Olacak Güzelim.
Seni Sadece Sen Olduğun İçin Sevecek.
Parayla Pulla, Kariyerle, Güçle, Kimin Ne Dediğiyle Hareket Etmeyecek.
Hem Sevgilin, Hem Arkadasın Olacak !


CAN YÜCEL

kadın dediğin

Kadının hası yumuşak başlı olmaz, ama ağırbaşlı ve sıcak olur.
Ağırbaşlılıktan kastım, sıkıcılık değil elbet.
Şımarıklığın da hakkını verir.
Ağırbaşlı tebessümleri olur bir de.
Kadın yüzü dediğin mahkeme duvarına benzemeyecek.
Bu tebessümler sevgidir.
Yumuşacık bir sevgi olur kadın yüreğinde.
Kim olursa olsun, ne yaşamış olursa olsun.
Erkeğini dizine yatırıp saçlarını okşamayı bilir gerçek bir kadın.
Kadının hası nerede, nasıl davranacağını bilir…
İnsanların içinde kapris yapmaz, hır çıkarmaz; ama gerçek bir
Osmanlı kadını gibi,adabıyla, raconuyla istediğini alır.
Dırdır etmez.
Çok konuşup, baskı yapıp erkeği bezdirmez.
Yüz göz olmaz kadının hası.
Bazen öyle bir bakar ki, hele bir de bazen öyle bir susar ki,
bin tümceye bedeldir bu bakmalarla susmalar.
Bu kadın üzülmeyi de bilir, ağlamayı da,kızmayı da.
Ama üzmemek lazım, ayrıca kızdırmaya da gelmez.
Gerçek bir kadın ezik durmaz.
Kambur yürümez, dimdik durur.
Kendine saygısı, güveni vardır.
Erkeğine can yoldaşı olur,destek olur, onu dinlemeyi bilir.
Bazen utangaç olur, bazen ürkek.
Soğuktan ya da yalnızlıktan korkabilir kadın.
Aptal olmaz gerçek bir kadın.
Bön bön bakmaz adamların suratına.
Hülyalı bakışları da olsa, zihni uyanık olur.
Hüznü, gökten deli deli yağan yağmur gibi olur, saçlarından akar.
Neşesi ise öyle renkli, öyle dağınık; saçları savrulur.
Kahkahaları vardır bu kadının, çın çın eder odaların duvarlarında. Sesi güzel olur kadının, biraz buğulu...
Arada bir pencereye yaslar başını,sokağa dalıp gider, bir şarkı söyler. Olgunluğuyla şaşırtır erkeği.
Bazen de öyle çocuk olur, öyle sağlam saçmalar ki,
yine, yine şaşırtır onu.Sıkmaz kadın,
bunaltmaz, yaşa yaşa bitmez.
Huzur verir varlığıyla. İçmesini de bilir kadının hası.
Bazı akşamlar anason kokulu tüter sofrasının sıcağı.
İçli bir türkü dinler bazen, üşür, sırtına hırkasını alır.
Konuşurken insanın yüzüne bakar kadın.
Kibirli olmaz. Kültürsüz olmaz. Bomboş olmaz kafası.

Dünyanın, ülkenin olaylarını bilir,anlar,
söyleyecek sözü vardır.
Kişiliklidir. Beceriklidir.
Tırnağı kırılınca üzülür, üzülür işte,
profesör de olsa, sultan da olsa,
boksör de olsa üzülür. Gerçek bir kadın hiçbir zaman reklam panolarındaki kızlara benzemez.
Etini teşhir etmez. Fosforlu bir taş gibiliği yoktur onun, loş bir cazibesi vardır.
Albenisi metrelerce öteden çarpar adamı.
Ne kadar örtüneceğini, ne kadar açılacağını, yerine ve zamanına görebilir.
Gerçek bir kadın Paris podyumlarında yürüyen,
17. yüzyılın vebalı kadınları gibi mankenlere benzemez.
Uzun saçları vardır kadının.
Yumuşak olur, güzel kokar.
Kadının hası saçlarını ne zaman toplayacağını, ne zaman salacağını bilir.
Kadına yaraşmaz soğukluk.
Gerçek bir kadın göbek atmayı, gerdan kırmayı, iyi becerir;
ama öyle her yerde masaların üstüne çıkıp oynamaz.
Havasında oldu mu, bir oynadı mı, herkes onu izler.
Kadın korunmayı sever, ama korunmaya muhtaç olmaz.

Erkekler korumayı severler, ama yine de güçsüz, zavallı kadınlardan hoşlanmazlar.

Güçlü kadından ise çekinirler, ona yanaşamazlar.

Kadının hası bu dengeyi kurmayı bilir;
gücünü erkeğin gözüne gözüne sokmaz.
Has kadına naz da yakışır, kapris de.

Öyle tatlı, öyle kıvamlı naz eder ki,
onun nazını erkek zevkle çeker.

Gerçek bir kadın şiir gibi olur,
mey gibi olur,
ömür gibi olur.

-Can YÜCEL-

erkek annesi olmak

kızım olsaydı büyük ihtimalle eslemcenin annesi gibi yeni saç şekilleri denedik derdik yada bugun kızımla bebeklerini sevdik derdik ama benim gibi bir paşanız varsa babası ile güreşir siz izlersiniz arada sırda sende ringe çıkarsın ama paşa babası ile mutlu olduğu kadar senle olamaz hatta seninle dalga geçer sen nasıl çocuksun diye kızar(anneannesi genelde kızınca bu şekilde söyler)hiç bir zaman evinde çeşit çeşit ayıcık barbi bebek yada o tür oyuncaklar olmaz evde her boy ve ebatta kepçe serisi olur oynadığız oyunlarda abi yükü  getiyorumla başlar hep erkek rolünde olursunuz ara sıra sizin hayatınızda merak eder mesela o da yumurta kırmak ister annesi izin vermekle vermemek arasında kalır hevesi kırmasın diye izin verir ama bu seferde bak oğlum bu şekilde olur demeye kalmaz beyaz halı sarı yumurta ile şenlenir renklenir :) yani hangi yaşta olursa olsunlar elleri hanım işine yakışmıyor bence

ayna güzeli

sanırım artık aynalar eskisine göre daha çok ilgisini çekiyor ne giyse ne yapsa önce aynada kendisini baştan aşa süzüyor saçlarına şekil vermeler yan profilden bakmalar şimdi böyle büyünce ne olacak bu kuzucuğa bilemiyorum.birde doğum günü gelse paşanın her sabah uyandığında ilk sorusu doğum günüme az mı kaldı anne oluyor tabi ki akşam uyurken de çok büyük hayalleri ve beklentileri var umarım karşılıyabiliriz arkadaş listesini kendi yapıtı funda olsun umutcan olsun dudu ege kerem eda ablam aliş nasıl bir  heycanlı anlatamam dedesine sipariş veriyor 27 numara ayakkabı al diye ama 27 numaranın ne olduğunu daha bilmiyor 27 milyon sanıyor hem sipariş veriyor hem paran yeter mi dede diyor :) düşünceli paşam benim
dilerim gönlüne göre olur dilerim umut ettiği gibi olur sanrım bu dönemde insan anne olduğunu daha çok hissediyor.

pavarotti: efe

tanıyan tanır benim paşanın sesi maşallah yaşıtlarından biraz kalın e haliylede şarkı söylediği zaman ünlü tenor pavarotti gibi sesi çıkıyor.Hep dua etmişimdir efemin müzikle yada dansla ilgilenmesi konusunda çok şükür ki
dans etmeyide şarkı söylemeyide çok seviyor hatta ilginç ama çoğu şarkıyı ezbere biliyor bunlara örnek verecek olursan müslüm gürses sigara teyzesi sayesinde ezbere biliyor çünkü çok dinliyormuş evde Bende mustafa ceceli eksik yine benden bertug  cemil ne hain çıktın hüseyin  acayip hayvanlar anlaşılacağı gibi repertuar çok geniş :) ben mi abartıyorum bilmiyorum ama bu yaşta bu şarkıları ezbere bilmesi çok ilginç geliyor  birde şarkıları kendi dilinde söylemesi yokmu bayılıyorum işte o an
artık biliyorum ki ezberi güçlü bir oğlum var gerçi ben ezberinin güçlü olduğuna çok şahitlik ettim mesela gittiğimiz bir yeri bir yolu asla unutmaz ama şarkı kısmı beni baya bir şaşırttı
dilerim bir estürmanı çalabilir enerjisini sevincini üzüntüsünü atabileceği anlatabileceği herhangibi bir müzik aleti tabi annesinin gönlü yeni türkü konserinden sonra grubun üflemeli çalgılardaki üyesi serdar barçımdan sonra saksafon oldu ama yinede kendi bilir :)

iyi ki gönlümü dinlemişim

bu pazar  sonu eve kapanıp temizlik yapmadığım için hiç pişman değilim.her ne kadar bu akşam eve gittiğimde ütülenecek bir çok çamaşır beni beklesede.Bütün gün ayakta durup bacaklarım tutmaz hale gelene kadar gezmiş olmama rağmen hiç yorulmadım çünkü çok eğleneceliydi çünkü tüm sevdiklerim yanımdaydı zaten efemin olduğu hangi ortam eğlenceli olmaz ki
oğlumun büyüdüğüne dün tanıklık ettim normalde efeyle magzaya girmek ölümken dün kuzucuk uslu uslu annesini takip etti bimiyorum belki bunda kendisine kıyafet alınmanında payı vardır. öyle çok sevdiki yeni cicilerini anne bunları kirletmeyeyim doğum günümde giyerim tamam mı dedi büyüdükçe sanki daha bir tatlanıyor benim ballı lokmam
doğum günü diyor çünkü ben ona o kadar çok bahsettim ki doğum gününden neler yapacağımızdan şimdi nerdeyse her sabah bugun doğum günüm mü diye soruyor bende hep az kaldı tatlım o muhteşem güne az kaldı diyorum.
öncelerden kitapcılarda saatlerce kalabilirdim halada öyle öyle çok seviyorum ki kitapları bakmak bile bana yetiyor ama ilgi alanlarım değişti önceden sadece kendim için bakarken artık efemide katıyorum kitapcılarda hiç uğramadığım çocuk kitapları bölümden kendime ayırdığım zamandan daha çok kalıyorum dün paşaya 3 kitap aldım ben konularınıda kapak resimlerinide çok beğendim dilerim efemde annesi okuyunca sever :)

dün bu postu yazmıştım ama yayınlamak nasip olmamıştı
Akşam eve gittiğimde efe hemen beni kıyafetlerinin olduğu odaya götürüp anne cicilerimi giyelim mi dedi giyinmek için beni beklemiş kuzum hemen bir çırpıda giydirdik nasıl sevdi nasıl beğendi anlatamam ilk defa bir kıyafete bu kadar çok değer verdi sonra bende ayna istedi uzun uzun kendine baktı sonra saçlarına şekil vermeye başladı sanki 3 yaşında bir çocuk değilde 18 yaşında delikanlı gibi davranması öyle çok hoşuma gittiki o dakikalarca aynaya baktı bende ona :)
anneannelerdeki bu maceradan sonra evimize geldik  hani üstte bahsettiğim kitaplar varya onlardan efem hippo ile tippoyu seçti aslında kitap efeye uygun değil 7 yaş ve üstü diyor ama ben kitapcıda şöyle bir göz gezdirince yararlı olacağını düşündüm ve ondan önce okuyup anlayacağı dilde okudum öyle çok hoşuna gittiki hikaye  hiç sıkılmadan yanımda pür dikkat dinledi konusuna gelince
hikayemizin kahramanı Ali  bir gün ellerini yıkamayı ihmal eder ve o gün yaşadığı korkunç macerayı eğlenceli bir dille anlatılır.Hippo ile Tippo hayatına girmek için haklı bir sebep bulmuştu. Hippo ile Tippo kim mi? Uzaktan da olsa tanırsınız onları. Temizlik kurallarına uymayan çocuklara merhaba deyip onların hasta olmasına sebep olan iki mikrop...
Akşam efe uyuması için yatağına yatırdığımda anne ben Ali gibi değilim elllerimi yıkayacağım yücümü yıkayacağım ondan sonra uyuyacağım dedi hemen yataktan fırladığımızla banyoya koştuk bi güzel temizlendi sonrada mışıl mışıl uyudu prensim