Muhteşem eserler muhteşem aşklarda mı gizlidir ?

Ben fazla dizi izleyen biri değilim buna sebep kimi zaman evdeki işler, sebep oluyor kimi zaman çocuklar, kimi zamanda dört büyük kanal düşmanı kocam :) Bu sezon çıkan dizileri hep başkalarından duyar  vede yetinir oldum.İçlerinde en merak ettiğim Muhteşem Yüzyıl kanuninin hayatını ne kadar yansıtıyor bilmiyorum ama hiç değilse genç nesile araştırma isteği uyandırdığından eminim. Geçen yıl ki kitap rafları ile bu yıl ki bambaşka. Tarih sever olup çıkmışız nedense gezdiğim bütün kitapcılardaki tarih rafları hep kanuni dönemi ile süslü karısı, kızı, hatta mimar sinan popüler kültür dedikleri bu olsa gerek. Ne olursa olsun adı insanlarda ki tarih aşkını göremek beni mutlu ediyor en azından yeni nesil bir tane osmanlı padişahını tanımış olacak herşeyin çok çabuk unutulduğu bu toplumda.
Bilenlenler bilir bende sadece 15 dk baktığım bölümde Hürrem şehzade diye diye sonun mihrimah sultanı doğurdu.
Kim mi Mihrimah Sultan
'güneş ve ayın birlikteliği' anlamına gelen o güzeller güzeli mihrimah bebek, ileride herkesin hayran olduğu muhteşem  bir genç kız olacak. Onun yaktığı  yürekler arasında Diyarbakır Valisi Rüstem Paşa ile beraber Mimar Sinan da yer alacak. Ama Kanuni, kızını evli ve çoluk çocuk sahibi 50 yaşındaki Sinan'a değil de Rüstem Paşa'ya verecek. Ve Koca Sinan, aşkına ulaşamamanın verdiği hüzünle kendini iyice sanatına adayacak şuan günümüze ulaşmış her seferinde hayranlıkla baktığımız eserleri yapmasına sebep olacaktır
Sinan, Saray'ın isteği üzerine 1540'ta Üsküdar'a Mihrimah Sultan Camii'ni inşa etmeye başlar. 1548'de bitirdiğinde, caminin silüetini gören herkes onu etekleri yerleri süpüren bir kadına benzetir. O kadın, Mihrimah Sultan'dır.
Birkaç yıl sonra Sinan bu kez kimsenin izni ve haberi olmadan Edirnekapı'daki bir tepeye küçük, mütevazı bir cami daha inşa eder. 38 metrelik mütevazı minarenin kenarlarındaki işlemeler Mihrimah Sultan'ın topuklarını döven uzun saçlarını resmeder adeta. Bir aşka adanmış, iki muhteşem anıt...
 Edirnekapı ve Üsküdar'daki camileri bir arada görebileceğim bir yere gitmeyi çok isterdim Gündüz ve gecenin eşitlendiği bu özel gecede Edirnekapı'daki caminin tek minaresinin arkasında kızıl bir tepsi gibi batan güneşi, aynı anda Üsküdar'daki caminin minaresinin fonunda ayın doğuşunu görmeyi  sanki ortada sihirli bir ayna var ikiside birbirini çağrıştırıyor

Kim  bilir bir gün nasip olur

2 yorum:

İkiz Annesi dedi ki...

Gerçekten de her yer tarihi anlatan kitaplarla dolu. Dediğin gibi en azından bir nebze de olsa tarihle ilgilenecek genç nesil.

Şerife dedi ki...

ben kardeşimden biliyorum gözlemliyorum tarih bilgisi baya arttı