evim evim güzel evime 7 ay önce kavuştum her metre karesini ayrı seviyorum benimya daha doğrusu bizim ya çok kıymetli benim için.biraz birikinti birazda banka kredisi ile kavuştuk 113 taksidimiz varki yapılandırmayı öğrendik ödediğimiz tutar çok az miktar artacak ve 18 ay inecekti tüm belgelerimiz hazır sadece 2. kefilin ssk bildirgesi lazımdı günlerce bekledim firmadıki muhasebeci bayanın faks çekmesini çektim gelmedimi ile başlayan laflar ayyyyyy ben unutumla devam etti ve son güne geldik umudu kestik eşimle olmayacak galiba dedik ki aklıma Tülaycım geldi benim en eski arkadaşlarımdan biri tek telefonum yetti hemen evraklarını bana mail attı bir koşuşturmaca bankaya yetişti eşim ama son gün olduğu için bizide istiyorlar imza için kefillerde bulunmak zorundaymış ben 1. kefil tülay 2. kefil saat 16:00 önce postanden ssk dökümü görmek için şifre alıcaz sonra bankaya gidicez öyle hızlı geliştiki olaylar koşa koşa postahaneye gittik ordan bankaya geçtik ama bu arada saat oldu 18:00 bir sürü yazı imza onay sanki ev kredisini ilk aldığımız gün bu kadar yorulmamış ben bu kadar heycanlanmamıştım.tüm işlemlerden sonra saat 19:00 gibi işimiz bitti ve muradıma erdim borcumuz 95 aya düştü dilerim ödemeside kolay olur vede canım arkadaşıma ne kadar teşekkür etsem az çünkü bu zamanda bir sözünle tamam diyen ve karşılığında menfati beklemeyen birini bulmak çok zor
DENİZDEN GELEN
Gönderen
Şerife
Etiketler:
hayata dair,
izlediklerim
Eski bir polis, doğduğu topraklardan uzakta kaçak bir çocuk ve bir hemşirenin kesişen hayatlarında yola çıkarak; dünyanın kanayan yaralarında, batı’ya göç dramına işaret ediyor film
Babasının zoruyla polis olan Halil görev sırasında şüphe üzerine bir Afrikalı göçmenin ölümüne sebep olur. Olayın vicdani sorumluluğu, intihara teşebbüs ve babasıyla sorunlu bir ilişki Halil’i kendi dünyasına hapseder.
Jordan annesiyle birlikte başladığı yolculuğu Yunanistan’da buluşacağı babasıyla İngiltere’de sonlandıracaktır. Bu haftalar sürecek olan kaçak yolculuktur. Jordan babasına ulaşmadan önce son durağı dalyan’dır. İşte Jordan ve Halil’in yolları tamda bu noktada kesişir.
Jordan’ın kaderi Halil’in ellerine teslim olduğu andan itibaren Halil de kaderini bu küçük çocuğa teslim eder. Jordan, kendinden kaçan Halil’in hayatına yeni bir yön verecektir. Tepkiyle başlayan bu ilişki yerini sevgiye ve fedakarlığa bırakacak Halil’in hedefleri değişecektir.
Dalyan’da hayata gözlerini açan Caretta – Carettalar gideceği yolu doğasında varolan yön duygusu ile bulur ve okyanusa açılır. Jordan Carettalar gibi yolunu bulabilecek midir?
Denizden Gelen dünyanın temel problemlerinden biri haline gelen Batı’ya kaçak göç sorununu işlerken önyargıların sevgi ve fedakarlıkla aşılabileceğinin hikayesini anlatıyor.
DENİZDEN GELEN” 29. İstanbul Film Festivali’nde Sinemada İnsan Hakları Yarışması kısmına seçilen tek Türk filmi olmuş
FREGMAN İÇİN tık tık
Babasının zoruyla polis olan Halil görev sırasında şüphe üzerine bir Afrikalı göçmenin ölümüne sebep olur. Olayın vicdani sorumluluğu, intihara teşebbüs ve babasıyla sorunlu bir ilişki Halil’i kendi dünyasına hapseder.
Jordan annesiyle birlikte başladığı yolculuğu Yunanistan’da buluşacağı babasıyla İngiltere’de sonlandıracaktır. Bu haftalar sürecek olan kaçak yolculuktur. Jordan babasına ulaşmadan önce son durağı dalyan’dır. İşte Jordan ve Halil’in yolları tamda bu noktada kesişir.
Jordan’ın kaderi Halil’in ellerine teslim olduğu andan itibaren Halil de kaderini bu küçük çocuğa teslim eder. Jordan, kendinden kaçan Halil’in hayatına yeni bir yön verecektir. Tepkiyle başlayan bu ilişki yerini sevgiye ve fedakarlığa bırakacak Halil’in hedefleri değişecektir.
Dalyan’da hayata gözlerini açan Caretta – Carettalar gideceği yolu doğasında varolan yön duygusu ile bulur ve okyanusa açılır. Jordan Carettalar gibi yolunu bulabilecek midir?
Denizden Gelen dünyanın temel problemlerinden biri haline gelen Batı’ya kaçak göç sorununu işlerken önyargıların sevgi ve fedakarlıkla aşılabileceğinin hikayesini anlatıyor.
DENİZDEN GELEN” 29. İstanbul Film Festivali’nde Sinemada İnsan Hakları Yarışması kısmına seçilen tek Türk filmi olmuş
FREGMAN İÇİN tık tık
Bir Dostu Olmalı İnsanın
Gönderen
Şerife
Etiketler:
hayata dair
Bir Dostu Olmalı İnsanın... Saate bakmaksızın kapısını çalabileceği bir dostu olmalı insanın... "Nereden çıktın bu vakitte" dememeli, bir gece yarısı telaşla yataktan fırladığında; "Gözünün dilini" bilmeli; dinlemeli sormadan, söylemeden anlamalı... Arka bahçede varlığını sezdirmeden, mütemadiyen dikilen vefalı bir ağaç gibi köklenmeli hayatında; sen, her daim onun orada durduğunu hissetmelisin. ihtiyaç duyduğunda gidip müşfik gövdesine yaslanabilmeli, kovuklarına saklanabilmelisin. Kucaklamalı seni güvenli kolları, ...dalları bitkin başına omuz, yaprakları kanayan ruhuna merhem olmalı... En mahrem sırlarını verebilmeli, en derin yaralarını açıp gösterebilmelisin; gölgesinde serinlemelisin sorgusuz sualsiz... Onca dalkavuk arasında bir tek o, sözünü eğip bükmeden söylemeli, yanlış anlaşılmayacağını bilmeli. Alkışlandığında değil sadece, asıl yuhalandığında yanında durup koluna girebilmeli. Övmeli alem içinde, baş başayken sövmeli ve sen öyle güvenmelisin ki ona, övdüğünde de sövdüğünde de bunun iyilikten olduğunu bilmelisin, "hak ettim" diyebilmelisin. Teklifsiz kefili olmalı hatalarının; günahlarının yegane şahidi... Seni senden iyi bilen, sana senden çok güvenen bir sırdaş... Gözbebekleri bulutlandığında yaklaşan fırtınayı sezebilmelisin. Ve sen ağladığında, onun gözünden gelmeli yaş...
CAN YÜCEL
canım arkadaşım tülayım iyi ki varsın gerçek bir dost olduğunu bir kez daha gösterdiğin için çok teşekkür ederim.
CAN YÜCEL
canım arkadaşım tülayım iyi ki varsın gerçek bir dost olduğunu bir kez daha gösterdiğin için çok teşekkür ederim.
ölüm
Gönderen
Şerife
Etiketler:
hayata dair,
OĞLUMA
daha bu sabah düşündüm şimdi şuracıkta ölsem oğluma ne olur diye araba yol alırken ben cenazemi hayal ettim. anneme gelen kalabalığı görür gibi oldum en çok annem ağlardı dayanmazdı yüreği ya canım onunda içi yanardı benim 3 yaşındaki kuzum belki beni hatırlamazdı diye düşündüm sonra kendime kızdım neden hep efenin resmini çekiyorsun neden o karelerde sen yoksun diye
bugün suracıkta ölsem oğlumla canımla yan yana kaç resmimiz var diye düşümdüm çok az
ben bu dünceleri işyerimin kapısında bırakıp dünya işlerine daldım taki şu vakit olana kadar az önce eşimle görüştüm izmirdeki bir arkadaşımın kardeşinin vefat ettiğini söyledi öyle üzüldüm ki hala yüreğimde kocaman bir taş varcasına ağrı yapıyor duyduğum an ilk tepkim ama daha yeni doğum yapmıştı oldu çok yeni ne doğru düzgün süt verebilmişti nede yürüdüğünü görebilmişti bir anne için ne acı geride kalan evlat içinde
bu akşam kuzuma daha çok sarılıcam daha çok öpüceğim öpemiyeceğim sarılamıyacağım günler için
bugün suracıkta ölsem oğlumla canımla yan yana kaç resmimiz var diye düşümdüm çok az
ben bu dünceleri işyerimin kapısında bırakıp dünya işlerine daldım taki şu vakit olana kadar az önce eşimle görüştüm izmirdeki bir arkadaşımın kardeşinin vefat ettiğini söyledi öyle üzüldüm ki hala yüreğimde kocaman bir taş varcasına ağrı yapıyor duyduğum an ilk tepkim ama daha yeni doğum yapmıştı oldu çok yeni ne doğru düzgün süt verebilmişti nede yürüdüğünü görebilmişti bir anne için ne acı geride kalan evlat içinde
bu akşam kuzuma daha çok sarılıcam daha çok öpüceğim öpemiyeceğim sarılamıyacağım günler için
yeni iş yeri
Gönderen
Şerife
Etiketler:
hayata dair
zor geliyor bana vedalar ne şekilde ne olursa olsun zor.Aynı çalışma arkadaşlarımla farklı bir yere taşındık biraz şakın biraz garipseyerek yeni yerimize alışmaya çalışıyoruz. eski iş yerim deniz manzaralıydı ne zaman daralsam söyle bir sahile bakmak beni rahatlatıyordu malesef bu iş yerimde manzara adına hiç bir güzellik yok artık timsali olarak tablo asarız :) sevindiğim yanı ise muhasebe departmanının ayrılması ve dumansız hava sahasına ulaşmamız artık eve leş gibi sigara kokan kıyafetlerle gitmeyeceğim birde eski masam çok sade olmasına karşın bu masam baya kokoş
üsteki yeni masam
üsteki yeni masam
buda eski masam
efe ile dolu dolu
Gönderen
Şerife
Etiketler:
OĞLUMA
Günlerdir üzülüyordum kuzucuğum asileşti bir haller oldu diye çok şükür dün normal benim tanığımdım efeme döndü mesela anneciğim evi temizleyeyim ondan sonra gezmeye gideriz dedim tamam anne dedi tam ben evi temizlerken anneannesi ve dedesi geldi biraz oturdular efe baktı gördü onu götürme ihtimalleri var hemen kapıyı açtı gidin artık der gibi :) onlarıda yolcu ettikten sonra gözü hep üzerimizdeydi hadi dememi bekliyordu bende çok beletmedim kuzumu
parka gittiği zaman inanılmaz mutlu oluyor ordan oraya koşuşturuyor zıplıyor hopluyor onun kadar bende mutlu oluyorum çünkü azda olsa paşamın gönlünü ediyorum son zamanlarda bi asilik vardı üzerinde parkta hadi gidelim diyince kıyametleri koparırdı bende o sahneyi görmemek için kitapcıya geçtim birde ne göreyim babası ile uslu uslu yanıma geliyor birlikte seçtik masal kitabını en sevdiği masal kahramanı olan keloğlandan bir hikaye seçtik çok beğendi oracıkta incelemeye başladı nasıl mutlu oldu anlatamam
malef dondurmacıyı gördü tuturdu dondurma diye bir yandan almak istemiyorum şubat ayında olduğumuz için çünkü ufacık şeylerden hemencik hasta oluyor ve günlerce sürüyor hemde gönlü olsun diye almak istedim sonuçta aldık iyi kide almışız öyle iştahla yediki bakmaya doyamadım

parka gittiği zaman inanılmaz mutlu oluyor ordan oraya koşuşturuyor zıplıyor hopluyor onun kadar bende mutlu oluyorum çünkü azda olsa paşamın gönlünü ediyorum son zamanlarda bi asilik vardı üzerinde parkta hadi gidelim diyince kıyametleri koparırdı bende o sahneyi görmemek için kitapcıya geçtim birde ne göreyim babası ile uslu uslu yanıma geliyor birlikte seçtik masal kitabını en sevdiği masal kahramanı olan keloğlandan bir hikaye seçtik çok beğendi oracıkta incelemeye başladı nasıl mutlu oldu anlatamam
malef dondurmacıyı gördü tuturdu dondurma diye bir yandan almak istemiyorum şubat ayında olduğumuz için çünkü ufacık şeylerden hemencik hasta oluyor ve günlerce sürüyor hemde gönlü olsun diye almak istedim sonuçta aldık iyi kide almışız öyle iştahla yediki bakmaya doyamadım
çok koşturdu çok zıpladı akşam eve geldiğimizde hemen baş köşe kuruldu babasıyla yeteneksiz size baktılar bayılıyor dans edenlere.orda ne gördüyse yapmaya çalışıyor fenada sayılmaz nerdeyse onlar gibi dans ediyor bende asli görevim olarak bişeyler hazırlarken kuzucuk anneciğim bende icebilirmiyim dedi o kadar çok hoşuma gitti ki o sözü tamam tatlım geliyorum dedim ama ben gelmeye paşa uykuya dalmış babasına uyandırayım mı çok istemişti dedim babası uyusun uyandırma dedi bende o melek halini izleye izleye içtim kuşburnunu

temizlik neferi
Gönderen
Şerife
Etiketler:
OĞLUMA
Sanırım bir daha halı alırsam siyah yada yakını tonlarında alıcam çocuklu eve yada benim oğlum gibi aklı fikri muzurlukta olan afacan çocuklu evlerde açık tonlarda halılar malesef ziyan olur. salonumun halısını yıkamacıya verdikten sonra kaç kere sildim sayısını hatırlamıyorum.cumartesi gecesi meyve suyu istedi verdim klasik olarak halıya döktü ben temizledim ama efenin içine sinmemiş olacakki bulduğu peçete ile terar silmeye başladı uzun uzun yaptığı hatayı telefi etmeye çalıştı kuzucuk

hani oğlum diye söylemiyorum ama eli işe yatkın :)

hani oğlum diye söylemiyorum ama eli işe yatkın :)
on parmağında on marifet
Gönderen
Şerife
Etiketler:
OĞLUMA



topla git hayallerini
Gönderen
Şerife
Etiketler:
OĞLUMA
şuan istanbulda inanılmaz güzel güneşli bir hava var malum ben iş yerimdeyim şimdi elimde fırsat olucaktı oğluşumu alıp atardım kendimi sahile oğluşum koştıkca ben coşardım sonra bir sürü taş topardık irili ufaklı yarış yapardık denize karşı kim uzağa atacak diye muhtemelen efe açıktım derdi deniz kenarında yenilebilecek en güzel şeyi simiti alırdık nasıl iştahla yerdik kim bilir babası bol bol resmimizi çekerdi hani ben güzel anları yakalayamıyorum ya :) her çektiği resimde övünürdü ne göz var be heyt be diyerek efem resim çekilmeye başlayınca huysuzlanırdı her zamanki gibi
ama bunların hepsi hayal :( ben şuan raporlarla uğraşıyorum babası kültür merkezinde izleyiciler haşır neşirdir
kuzucuk anneanesinde kim bilir neler yapıyordur kısacası hayat bana topla git hayallerini diyor :)))
ama bunların hepsi hayal :( ben şuan raporlarla uğraşıyorum babası kültür merkezinde izleyiciler haşır neşirdir
kuzucuk anneanesinde kim bilir neler yapıyordur kısacası hayat bana topla git hayallerini diyor :)))
pamuk prenses ve kraliçe
Gönderen
Şerife
Etiketler:
hayata dair
galiba herşey zalim kraliçenin pamuk prensese kötü davranmasıyla başladı sonra külkedinin üvey annesinin gaddarlığı daha sayacak o kadar çok şey var ama bunlar ilk akla gelenler tüm bu hikayeler tüm insanlığın beyninde aynı şeyi bıraktı yani öz anne fedakadır yüreği kızsada dayanamaz ama üvey anne öğle değildir herşeyi babaya yetiştrir gaddardır acımasızdır aç bırakır sevmez vs vs ne acı demi
insanın sıfırdan hayata merhaba dediği bir anda 1-0 yenik başlamak önce kendini anlatacaksın evet sen pamukprensessin benim ,babanın ve tüm ailenin ama ben o zalim kraliçe değilim diyerek onun inandırmak lazım ama öyle inadırmakta bir parmağını şıklatmakla olmuyor yada tatlı bir sözle sen yaklaştıkca o kaçacak konuşmak isteyeceksin red cevabı olacaksın okadar bilinçlenmiş olacakki sonunun pamuk prensesinki gibi olmaması için elinde geleni yapacak mesela krala kraliçeyi yaklaştırmayacak kırmızı elmayı hiç yemeyecek
hani derlerya hiç hikayeler etki edermi insana diye edermiş baksana bırak çoçukları tüm toplum yediden yetmiş yediye aynı zihniyette kimbilir belki benim başıma gelmese bende öyle düşünürdüm kimse anne kadar fedakar olamaz derdim ama oluyor eğer içinde vicdanın varsa
ne olura olsun iki taraf içinde her şey oldukca zor ama insalık hep gözle görünen mağdurun yanında yani çocuğun sanuçta çocuk savunmasız karumasız ya karşı tarafın zorlukları bunlar hiç düşünüldüm bence düşünülse bile çok az çünkü normal şartlarda 2 çocuğun olsa birine bir şey alırken ona 2 tane aldım şimdi bunada iki tane almalıyım diye düşünmez sadece ihtiyacı olanı alır ama arada üveylik varsa anne zor durumdadır çünkü kendi çocuğuna alınan her şey göze batacak üvey anne hem eşinden çekinecek ya yanlış anlarsa korkusuna hem çocuktan ve hiç bir zaman mutlu olamıyacak
bazen düşünüyorum çocukken kurduğum hayellerin neresindeyim çocukken hep iyilik meleği olmak istemişimdir ve en korumasız olan bir çocuğu alarak ona oynamadığı oyunları oynatacak gitmediği yerlere götürecek yemediği yemekleri yedircek ve bütün lezzetli çikolatları yedirecektim çok mu içten dua etmişim bilmiyorum Allah karşıma böyle birini çıkardı ama hayal ettiklerimi yapabiliyormuyum bilmiyorum çünkü benim hayallerimde sorun yoktu çünkü ben sorun nedir onu bile bilmiyordum çünkü ben annemle babamı çaresizlik içinde bırakacak sorunlar yaşamadık evet herşey toz pembe değildi ama annemin uyarılarını biliyorumki beni iyleştirmek içindi malesef ben bunu ona aşılayamadım çok üzgünüm
insanın sıfırdan hayata merhaba dediği bir anda 1-0 yenik başlamak önce kendini anlatacaksın evet sen pamukprensessin benim ,babanın ve tüm ailenin ama ben o zalim kraliçe değilim diyerek onun inandırmak lazım ama öyle inadırmakta bir parmağını şıklatmakla olmuyor yada tatlı bir sözle sen yaklaştıkca o kaçacak konuşmak isteyeceksin red cevabı olacaksın okadar bilinçlenmiş olacakki sonunun pamuk prensesinki gibi olmaması için elinde geleni yapacak mesela krala kraliçeyi yaklaştırmayacak kırmızı elmayı hiç yemeyecek
hani derlerya hiç hikayeler etki edermi insana diye edermiş baksana bırak çoçukları tüm toplum yediden yetmiş yediye aynı zihniyette kimbilir belki benim başıma gelmese bende öyle düşünürdüm kimse anne kadar fedakar olamaz derdim ama oluyor eğer içinde vicdanın varsa
ne olura olsun iki taraf içinde her şey oldukca zor ama insalık hep gözle görünen mağdurun yanında yani çocuğun sanuçta çocuk savunmasız karumasız ya karşı tarafın zorlukları bunlar hiç düşünüldüm bence düşünülse bile çok az çünkü normal şartlarda 2 çocuğun olsa birine bir şey alırken ona 2 tane aldım şimdi bunada iki tane almalıyım diye düşünmez sadece ihtiyacı olanı alır ama arada üveylik varsa anne zor durumdadır çünkü kendi çocuğuna alınan her şey göze batacak üvey anne hem eşinden çekinecek ya yanlış anlarsa korkusuna hem çocuktan ve hiç bir zaman mutlu olamıyacak
bazen düşünüyorum çocukken kurduğum hayellerin neresindeyim çocukken hep iyilik meleği olmak istemişimdir ve en korumasız olan bir çocuğu alarak ona oynamadığı oyunları oynatacak gitmediği yerlere götürecek yemediği yemekleri yedircek ve bütün lezzetli çikolatları yedirecektim çok mu içten dua etmişim bilmiyorum Allah karşıma böyle birini çıkardı ama hayal ettiklerimi yapabiliyormuyum bilmiyorum çünkü benim hayallerimde sorun yoktu çünkü ben sorun nedir onu bile bilmiyordum çünkü ben annemle babamı çaresizlik içinde bırakacak sorunlar yaşamadık evet herşey toz pembe değildi ama annemin uyarılarını biliyorumki beni iyleştirmek içindi malesef ben bunu ona aşılayamadım çok üzgünüm
klonlanmak istiyorum
Gönderen
Şerife
Etiketler:
hayata dair
Bundan 1,5 yıl önce ilk çalışmaya başladığımda çok heycanlı ve bi okadarda mutluydum uzun bir aradan sonra tekrar işe başlamak işe yaradığımı hissetmek çok cazip geliyordu birde canım anneciğim efeme bakınca içimde inanılmaz rahattı ben nerden bile bilirdim bekar dönemimle aynı olmayacağını parça parça bölüneceğimi sadece pazar günüm var birde çalışma saati sabah her ne kadar 9 olsada akşam 7 hatta bazen 8 olması beni çok yıpratıyor eve gidince üzerimde günün yorgunluğu çoktan çökmüş oluyor bedenen yorucu olmasada beyin olarak çok yıpratıyor muhasebe ayrı ayrı firmalar hesaplar sayılar çekler faturlar derken akşam benim kafa oluyor davul gibi eve gidince birde efemle ilgilen evle ilgilen yatağa yattım an babası efeye masal anlatırken ben ondan önce uyuyorum ertesi gün babası efeye masalı sorunca efem anlatmaya başlıyor ama ben sadece başını hatırlıyorum :)
sadece kendime aileme zaman ayırdığım pazar günümdede temizlik ve adını bile duymak istemediğim ütü ile zaman akıp geçiyor bazen kırıyorum kalemi yapmıyacağım hiç bir iş diyorum atıyorum kendimi dışarlara sonuç beni dahada yoruyor çünkü bu seferde işler dağ gibi birikiyor ev işi için değilde ütü için keşke bana yardım eden biri olsa diye çok iç geçirdim.mesela dün akşam ful ütü ile uğraştım pazar işim olmasın diye bittimi hayır ütülendi ama yerleştirmeye fırsat bulamadım bir yandan efe anne uykum geldi diyor diğer yandan canım yeter yapma yarın yaparsın diyor.
bazen diyorum benden 6 tane daha olsa klonlansam biri çalışan şerife olsa diğer temizlikci şerife diğeri ahçı şerife bir diğeri anne şerife olsa biride eş şerife olsa ne iyi olurdu diye tüm işler bir bedende birikince lime lime hissediyorum kendimi ipin üstünde cambazım sanki görevim işimi iyi yapmak ve sonucunda herkesi mutlu etmek ya ben ne olacağım ben ne zaman mutlu olacağım bu kargaşada.sonra geçmiş zaman çalışan anneleri düşünüyorum çamaşır makinasının olmadığı bulaşık makinasının olmadığı hatta elektrikli süpürgenin olmadığı dönemlerde ne yaparlarmış nasıl yetişirlermiş o dönemleri düşününcede halime şükrediyorum hani derler ya cennet annelerin ayağının altında diye bence çok doğru bir bayan çalışsada çalışmasada evin tüm yükü omuzlarında
hem biz çalışan kadınların ara ara tatilleri var bayramlarmış, yeni yılmış , senelik izinlermiş yada bizi şevklendiren primler, zamlar vs. ya evdeki bayanlar hiç bir özgürlükleri yok tatilleride yok ikramiyeleride hep aynı kısır döngü yaptıkları iç çok az kişi tarafından taktir görüyor oysa çok değil evde bir iki gün olmasalar ev harp yerine döner ama anlayana kıymet bilene
tüm bu kargaşa içinde eve gelen misafirler var eğer benim eve misafir gelecekse o sabah erkenden kalkarım genelde akşam yemeğe gelirler akşam yemek vakti olana kadar bir koşuşturmaca başlar o anlarda keşke diyorum gün 24 saat olmasada söyle bi 34 saat olsa ne iyi olur diye ama oda olmuyor :) misafir geldiğinde ben temizlik kıyafetlerimi yeni çıkarmış oluyorum misafir gelmesinden şikayetci değilim aksine seviyorum beni sevip sayıp evime gelenleri benim şikayetim zamansızlık
efe=hayır
Gönderen
Şerife
Etiketler:
OĞLUMA
efe ile yaşıt çocuklarda durum nasıl bilmiyorum ama benim paşa 35 aylık olmak üzere ama son zamanlarda huysuz mu huysuz aksi mi aksi doktorlar bu dönem çocuklarında asiliğin normal olduğunu vurguluyorlar ama bizimki durumu baya bir abartmış durumdu dakikada sanırım en az 5 kere hayır ile başlayan bir eylemde bulunuyor
oğlum hadi yatma vakit
hayır uyumayacağım
efe sana masal anlatayım mı ?
hayır babam anlatacak
efe açıktın mı anneciğim ?
aç olsa bile hayır açıkmadım
efe bak annecim elindeki fırça ile yerler temizlenir boya fırçası ayrı duvarlara sürme tatlım
hayır sürücem. elinden alıncada kıyametler kopuyor
efe oğlum bak çocuklar erken yatar anne baba yorgun uyu bitanem
hayır benim uykum yok uyumyacağım
çocuklar televizyona bakmaz bakmaz anneciğim
hayır hayır bakar
bu liste daha sayamayacağım bir çok hayırla devam eder gider umarım çabuk atlatırız bu dönemi
oğlum hadi yatma vakit
hayır uyumayacağım
efe sana masal anlatayım mı ?
hayır babam anlatacak
efe açıktın mı anneciğim ?
aç olsa bile hayır açıkmadım
efe bak annecim elindeki fırça ile yerler temizlenir boya fırçası ayrı duvarlara sürme tatlım
hayır sürücem. elinden alıncada kıyametler kopuyor
efe oğlum bak çocuklar erken yatar anne baba yorgun uyu bitanem
hayır benim uykum yok uyumyacağım
çocuklar televizyona bakmaz bakmaz anneciğim
hayır hayır bakar
bu liste daha sayamayacağım bir çok hayırla devam eder gider umarım çabuk atlatırız bu dönemi
Firarperest
Gönderen
Şerife
Etiketler:
Kitaplarım
seviyorum kitap okumayı her sayfasıda ayrı ayrı dünyalara yolculuk etmeyi.Kendimde en sevdiğim özelliğim
dilerim efemde annesi kadar kitap sever birisi olur okuduğum kitapları onun için çiziyor ve saklıyorum bir gün gelecek efemde okuduklarımı okuyacak o da annesi kadar etkilenecek umuduyla biliyorum biraz bencilce bir durum kim bilir kitap sever olacak annesinin okuduğu kitaplardan hiç mi hiç etkilenmiyecek yada ilgisini çekmeyecek olsun ben bunada razıyım hani ilk eğitim ailede verilirmişya oda koşuşturduğu evde oyunlar oynadığı uyuduğu büyüdüğü evde kitap kokuları ile büyürse emin benim kadar sever o zaman kitapları tıpki çocukken annemin kitapları cam kenarında okurken hayran hayran seyrettiğim ben gibi
son okuduğum kitap Elif Şafağın Firarperest kitabı her kesimden her yaştan insanın kendinden yaşamından bir parça bulacağı naif bir kitap etkiyeyici ve sürükleyici sevmem aslında konu konu anlatılan bir biri ile alakası olmayan öykülerden oluşan kitapları ama bu kitapda isimler konumlar konular farklı olsada bir bağlama vardı gizliden gizliye öyle güzel anlatmış ki biz insanların sevinçlerini, huysuzluklarını, acılarını vede mutluluklarını köşe yazarlığı yaptığı gazetedeki yazılarından derleme aslında kendisini takip edenler varsa mutlaka aşinadır içindeki hikayalere eğer bir kez daha okumak isterseniz vede sevdiklerinize emanet burakmak isterseniz okunası bir kitap
Seviyorum Elif Şafağı erkek egemeni bir toplumda biz kadınları bu kadar güzel temsil ettiği için eselerinin sadece ülke çapında değil dünyanın çeşitli ülkelerinde takip edildiği için zekası için ufku için anne olduğu için umarım yeni çıkacak yada geçmişte yazdığı diğer kitaplarınıda okumak nasip olur
dilerim efemde annesi kadar kitap sever birisi olur okuduğum kitapları onun için çiziyor ve saklıyorum bir gün gelecek efemde okuduklarımı okuyacak o da annesi kadar etkilenecek umuduyla biliyorum biraz bencilce bir durum kim bilir kitap sever olacak annesinin okuduğu kitaplardan hiç mi hiç etkilenmiyecek yada ilgisini çekmeyecek olsun ben bunada razıyım hani ilk eğitim ailede verilirmişya oda koşuşturduğu evde oyunlar oynadığı uyuduğu büyüdüğü evde kitap kokuları ile büyürse emin benim kadar sever o zaman kitapları tıpki çocukken annemin kitapları cam kenarında okurken hayran hayran seyrettiğim ben gibi
son okuduğum kitap Elif Şafağın Firarperest kitabı her kesimden her yaştan insanın kendinden yaşamından bir parça bulacağı naif bir kitap etkiyeyici ve sürükleyici sevmem aslında konu konu anlatılan bir biri ile alakası olmayan öykülerden oluşan kitapları ama bu kitapda isimler konumlar konular farklı olsada bir bağlama vardı gizliden gizliye öyle güzel anlatmış ki biz insanların sevinçlerini, huysuzluklarını, acılarını vede mutluluklarını köşe yazarlığı yaptığı gazetedeki yazılarından derleme aslında kendisini takip edenler varsa mutlaka aşinadır içindeki hikayalere eğer bir kez daha okumak isterseniz vede sevdiklerinize emanet burakmak isterseniz okunası bir kitap
Seviyorum Elif Şafağı erkek egemeni bir toplumda biz kadınları bu kadar güzel temsil ettiği için eselerinin sadece ülke çapında değil dünyanın çeşitli ülkelerinde takip edildiği için zekası için ufku için anne olduğu için umarım yeni çıkacak yada geçmişte yazdığı diğer kitaplarınıda okumak nasip olur
evde hem yas vardı hem sevinç
Gönderen
Şerife
Etiketler:
hayata dair
insan eşyaları için üzülürmü ben üzülüyorum hem garip bir sevinç aynı orantıdada üzüntü yaşıyorum.biz evlendiğimiz zamanlarda lcd tv ler cep yakıyordu ekonomik düşünmek zorunda olan biz klasik 70 ekran tv almıştık ama ben çok sevmiştim televizyonumu çünkü bana ait olan ilk tvdi vede çok şıktı gel zaman git zaman aradan 3,5 yıl geçti ve benim tv eskimeye başladı nasıl eskidi ne zaman tüpü bittimeye yüz tuttu anlamadım oysa annem kendi televizyonunu 10 sene kullanmamıştıydı benmi kullanmayı bilmiyorum yoksa zamane ürünleri dayanıksızmı karar vermiş durumda değilim.
yaza doğru almak istiyordum yeni bir tv almayı. Hep diyorum ya ben gönülden ne istersem bir şekilde gerçek oluyor.canım babacığım hem kendine hem bize yeni bir tv aldı.Babam gönlü çok geniş dünya iyisi bir adamdır babam olduğu için değil gerçekten öyle tamam biraz aksi ve huysuzdur ama özünde kocaman yüreklidir. benim evliliğim döneminde her ailede olabilecek maddi sıkıntıları vardı bu yüzden bana gönlünce istediği gibi bir düğün yapamadı ve burukluğu hep yaşadı şimdi ise o günleri fazlası ile talafi ediyor kendine bişey alsa hemen banada alıyor bir dediğimi iki etmiyor ne kadar dua etsem ne kadar şükretsem azdır ailem için iyi varlar rabbim acılarını göstermesin.
Çok sevdim yeni tv'yi hemen salonun baş köşesine yer açtık yerleştirdik düzen kurduk bizim eski 70 ekran boynu bükük odasında kala kaldı oysa her akşam alışıktı karşısına geçip dünyayı seyretmemize içim bir garip oldu oracıkta kalmasına hem planlar yaptım nasıl olsa eskidi tüpüde bitmek üzere yaza evden çıkaralım bunu diye atmaya kıyabilirmiyim bilmiyorum :(
ikisininde resmi yok çünkü kararsızlık konusunda ünsalmış olan ben evi alt üstmeme rağmen bir türlü içime sinmedi yeride şeklide tabi ben bu kararsızlıklar içindeyken en çok üzüldüğüm canım oluyor onu araya çek bunu buraya çek dememden gına geldi son şeklide beğenmedim ama söyleyemedim :) sabah söyledim biliyordum ki dedi bakalım tüm bu kararsızlıklar içinde kendine nerde yer bulacak
yaza doğru almak istiyordum yeni bir tv almayı. Hep diyorum ya ben gönülden ne istersem bir şekilde gerçek oluyor.canım babacığım hem kendine hem bize yeni bir tv aldı.Babam gönlü çok geniş dünya iyisi bir adamdır babam olduğu için değil gerçekten öyle tamam biraz aksi ve huysuzdur ama özünde kocaman yüreklidir. benim evliliğim döneminde her ailede olabilecek maddi sıkıntıları vardı bu yüzden bana gönlünce istediği gibi bir düğün yapamadı ve burukluğu hep yaşadı şimdi ise o günleri fazlası ile talafi ediyor kendine bişey alsa hemen banada alıyor bir dediğimi iki etmiyor ne kadar dua etsem ne kadar şükretsem azdır ailem için iyi varlar rabbim acılarını göstermesin.
Çok sevdim yeni tv'yi hemen salonun baş köşesine yer açtık yerleştirdik düzen kurduk bizim eski 70 ekran boynu bükük odasında kala kaldı oysa her akşam alışıktı karşısına geçip dünyayı seyretmemize içim bir garip oldu oracıkta kalmasına hem planlar yaptım nasıl olsa eskidi tüpüde bitmek üzere yaza evden çıkaralım bunu diye atmaya kıyabilirmiyim bilmiyorum :(
ikisininde resmi yok çünkü kararsızlık konusunda ünsalmış olan ben evi alt üstmeme rağmen bir türlü içime sinmedi yeride şeklide tabi ben bu kararsızlıklar içindeyken en çok üzüldüğüm canım oluyor onu araya çek bunu buraya çek dememden gına geldi son şeklide beğenmedim ama söyleyemedim :) sabah söyledim biliyordum ki dedi bakalım tüm bu kararsızlıklar içinde kendine nerde yer bulacak
merhemetli efe
Gönderen
Şerife
Etiketler:
OĞLUMA
dün kandildi belki layıkı ile değerlendiremedik ama ailecek ibadetlerimizi yapmaya gayret ettik seviyorum ben özel olan tüm günleri kandilleri,bayramları,sevgililer gününü,doğum günlerini ve ne kadarı varsa işte
diğer günlerden biraz daha farklı biraz daha ayrıcaklı geliyor bana tabi değerlendirelebilirse bu kandil her açıdan benim için özeldi evimde ilk kandilimdi sonra efenin bilinçli olarak ilk kandiliydi ilk defa bu kandil yavrucuğum minik ellerini bilinçli dün gece semaya kaldırdı ne dediğini bilerek bir sürü güzel güzel dualar ettik rabbim kabul eyler inşallah
oğlumun her geçen gün yeni bir yanını kesif ediyorum her keşif beni inanılmaz mutlu ediyor. Efe ismi gibi çok yürekli çok güçlü bazen asabi bazen çok inatçı bazen asi çoğu zaman isiminden mi kaynaklanıyor tüm yaptıkları isimler etiket gibi yapışırmı insan üstüne diye düşünüp eğer bir daha oğlum olursa adını mülayip koyucağım demişliğim bile vardır :) ama öze dönecek olursa benim efem çok ama çok merhametli dün gece teyzesi ağlıyordu çok gereksiz bir konuda benim paşam dayanamadı teyzesinin ağlamsına hemen kucağına çıkıp ağlama bak bende ağlarım demeye bununlada yetinmedi teyzesinin göz yaşlarını eliyle alıp kendini gözlerine sürüp bak bende ağladım demez mi rabbim ömrü boyunca hep böyle merhametli olmasını nasip etsin
diğer günlerden biraz daha farklı biraz daha ayrıcaklı geliyor bana tabi değerlendirelebilirse bu kandil her açıdan benim için özeldi evimde ilk kandilimdi sonra efenin bilinçli olarak ilk kandiliydi ilk defa bu kandil yavrucuğum minik ellerini bilinçli dün gece semaya kaldırdı ne dediğini bilerek bir sürü güzel güzel dualar ettik rabbim kabul eyler inşallah
oğlumun her geçen gün yeni bir yanını kesif ediyorum her keşif beni inanılmaz mutlu ediyor. Efe ismi gibi çok yürekli çok güçlü bazen asabi bazen çok inatçı bazen asi çoğu zaman isiminden mi kaynaklanıyor tüm yaptıkları isimler etiket gibi yapışırmı insan üstüne diye düşünüp eğer bir daha oğlum olursa adını mülayip koyucağım demişliğim bile vardır :) ama öze dönecek olursa benim efem çok ama çok merhametli dün gece teyzesi ağlıyordu çok gereksiz bir konuda benim paşam dayanamadı teyzesinin ağlamsına hemen kucağına çıkıp ağlama bak bende ağlarım demeye bununlada yetinmedi teyzesinin göz yaşlarını eliyle alıp kendini gözlerine sürüp bak bende ağladım demez mi rabbim ömrü boyunca hep böyle merhametli olmasını nasip etsin
Mor harflerle yazılmış bir yazı (ELİF ŞAFAK )
Gönderen
Şerife
Etiketler:
Kitaplarım
Şehrin kalabalık bir semtinde, trafiğin yoğun olduğu bir saatteyiz. Yağmur çiseliyor hafiften. Yağmur hem ince ince yağıyor hem her damlada bütün şehri altüst etmeyi başarıyor. Bir otobüs yanaşıyor durağa. Yolcularını alıyor, yolcularını bırakıyor. Otobüsün arka tarafında camdan dışarı bakan bir adam var. Orta yaşlı bir adam. Ne şişman ne zayıf. Ne esmer ne sarışın. Belki bir devlet kurumunda çalışıyor ya da özel bir şirkette. Dalgın, durgun bakıyor etrafa. Koşturan insanlara, renklere, desenlere, insanlığın hallerine... Derken aniden bir şey dikkatini çekiyor. İleride bir apartmanın yan cephesinde mor boyayla yazılmış bir yazı duruyor: EDEP YA HU EDEP, BUGÜN BİR İYİLİK YAP.
Adam gözlerini kırpıştırarak bakıyor yazıya, tekrar bakıyor. Öylesine alışkın ki başka türlü duvar yazıları görmeye, bunu yadırgıyor. Halbuki çöp dökmemeyle ilgili bir yazı görse yadırgamazdı. Ya da siyasi içerikli bir yazı olsaydı. Filanca partiyi tutanların ya da falanca partiye kızanların yazdığı bir yazı. Veya bir aşk ilanı olsaydı... "Zeynep seni seviyorum..." gibi bir şey mesela. Ya da "kömür gözlüm... " Onları da yadırgamazdı. Her şehirli insan gibi adamın da gözleri alışkın orda burda bu tür yazılar görmeye. Ama bu seferki yazı farklı. Kim yazmış acaba? Niye yazmış? İnip bakmak istiyor bir an. Yakından görmek. Dokunmak harflere. Ama otobüs tam o an hareket ediyor. Adam hiç düşünmeden yerinden kalkıp otobüsün arka tarafına gidiyor ve yüzünü cama yapıştırıp, oradan bakıyor duvar yazısına. Bakabildiği kadar bakıyor. Ta ki harfler ufukta minnacık birer nokta oluncaya dek.
Genç kız üniversite öğrencisi. Henüz ikinci sınıfta. İdealist, girişken, azıcık romantik, deli dolu, okumayı seviyor, müziği ve sinemayı da. İsmi önemli değil. Yeliz ya da Ayşegül, fark etmez. Sosyal Bilimler okuyor ya da mühendislik. Sınavı var bugün, üstelik geç kalmak üzere, koşturuyor yollarda. Kampustan içeri girerken gözü bir an için yan tarafta duran satıcıya takılıyor. Satıcının tezgâhının üzerinde elmalar, armutlar, portakallar dizili. Her bir meyva öbeğinin üzerinde fiyatının yazılı olduğu bir karton var. Ve el arabasının kenarında bir kağıt, üzerinde mor harflerle yazılmış bir yazı duruyor. Genç kız hayretle bakıyor yazıya. İnanamıyor gözlerine. Sınavı filan unutuyor bir an. Yaklaşıyor.
"Sen mi yazdın bu yazıyı?" diye soruyor satıcıya.
Satıcı esmer zayıf bir adamcağız. Sigaradan sararmış dişlerini saklamaya çalışarak, yarı mahçup gülümsüyor. "Yok ben yazmadım. Az evvel yaşlı başlı bir adam geldi, bunu verdi. Ben de sevdim. Aldım koydum oraya." Genç kız usulca yazıya dokunuyor. Bir çiçeğe dokunur gibi. Portakal kokuyor yazı. Güzellik kokuyor. Sükûnete, sadeliğe, huzura ve uyuma davet ediyor. Kim yazmış acaba? Niye yazmış? Çantasından bir defter çıkarıyor, gördüğü yazıyı aynen defterine geçiriyor: EDEP YA HU EDEP, BUGÜN BİR İYİLİK YAP
Gecenin bir saati, şehrin bıçkın yüzü, kenar semti. Pavyonların önünde taksiler bekliyor, sokak aralarında alacaklılar kavga ediyor, sarhoş bir adam ağaç altına kusuyor, tam şu anda birileri birilerini dolandırıyor, yalanlar söyleniyor, sahte kahkahalar atılıyor, hüznün üstü örtülüyor, makyaj makyaj üstüne. Şehir bu saatte hiç olmadığı kadar hırçın ve kızgın. Ve tüm bu keşmekeşin ortasında bir hayat kadını yürüyor tek başına. Rimeli akmış ağlamaktan. Hırpalanmış. Yaşamak istemiyor. Bu gece intiharı düşünüyor.
Rastgele bir taksiye biniyor. "Anadolu yakasına geçeceğiz" diyor. Halbuki geçmeyecek. Boğaz Köprüsü'nde inecek. Oraya kadar taksimetre ne yazmışsa kuruşu kuruşuna ödeyecek ama. Herkes onu aldattı hayatta ama o kimseyi dolandırmadan gidecek ölüme. Planı böyle. Taksici güngörmüş adam, dikiz aynasından bakıyor, bir şey söylemiyor. Anladı mı acaba yolcusunun intihara gittiğini?
Köprünün ortasında yavaşlıyor taksi. "Abla," diyor taksici. "Bak bana bugün ne geldi?" Kadın evvela anlamıyor söyleneni. Taksici ısrarla ona bir yirmi lira uzatıyor. Minnacık bir yazı yazılı üzerinde, mor harflerle. "Sende kalsın" diyor taksici. "Çantanda taşı. Moral verir. Yüreğini ferah tutarsın."
Kadın başını eğiyor. Bütün gece bastırdığı hüzün balon gibi kaçıyor elinden. Tutamıyor. "Ağlama be abla," diyor taksici. "Ağlama bak beni de ağlatacaksın."
Sabaha karşı İstanbul. Taksici ve hayat kadını deniz kenarında köfte ekmek satan seyyar satıcının önünde duruyorlar. Sessizce denize bakıyorlar. Ödeme zamanı gelince kadın kendisine verilen yirmi lirayı uzatıyor. "Bana iyi geldi, belki başkasına da iyi gelir... "
Otobüsteki adam duvarda bir yazı gördü. Öyle bir yazı ki çıkmadı aklından. Aynı gün uğradığı bankada sıra numarası için makineden bir kağıt aldı. Duvarda gördüğü yazıyı oraya yazdı. Banka sırası kendisine gelince bu kağıt parçasını minik kutunun içine bıraktı. Bir sonraki banka müşterisi yaşlı bir adamdı, emekli öğretmen Muzaffer Bey. Tesadüfen aynı vezneye gelince yazıyı buldu, bir kağıda not etti. O gün bir üniversitenin yakınlarında işi vardı. Meyve satan satıcının yanından geçerken dayanamadı, yazıyı ona verdi. On dakika sonra oradan geçen üniversite öğrencisi genç kız yazıyı gördü, sevdi. Yirmi liranın üstüne yazdı. Aynı gün marketten alışveriş yapınca o yirmi lirayı kullandı. Para gün içinde elden ele dolaştı ve en nihayetinde bir taksi şoförüne ulaştı. Taksici baktı yazıya, sevdi. Gece arabasına binen hayat kadınına verdi.
Köfteci kendisine uzatılan parayı aldı. Üzerindeki yazıya bakakaldı. Yüreğinin bir yeri ışıldadı. Bir hayır yapmak istedi, tanımadığı bir cana yardım etmek, güzelliğe vesile olmak.... Yazıyı kağıda geçirip kamyonetinin duvarına astı. Orada köfte ekmek yiyen bütün müşteriler gördüler ve başka başka yerlere yazdılar. Bir fısıltı gibi yayıldı yazı. Rüzgâr gibi yayıldı. EDEP YA HU EDEP, BUGÜN BİR İYİLİK YAP.
Adam gözlerini kırpıştırarak bakıyor yazıya, tekrar bakıyor. Öylesine alışkın ki başka türlü duvar yazıları görmeye, bunu yadırgıyor. Halbuki çöp dökmemeyle ilgili bir yazı görse yadırgamazdı. Ya da siyasi içerikli bir yazı olsaydı. Filanca partiyi tutanların ya da falanca partiye kızanların yazdığı bir yazı. Veya bir aşk ilanı olsaydı... "Zeynep seni seviyorum..." gibi bir şey mesela. Ya da "kömür gözlüm... " Onları da yadırgamazdı. Her şehirli insan gibi adamın da gözleri alışkın orda burda bu tür yazılar görmeye. Ama bu seferki yazı farklı. Kim yazmış acaba? Niye yazmış? İnip bakmak istiyor bir an. Yakından görmek. Dokunmak harflere. Ama otobüs tam o an hareket ediyor. Adam hiç düşünmeden yerinden kalkıp otobüsün arka tarafına gidiyor ve yüzünü cama yapıştırıp, oradan bakıyor duvar yazısına. Bakabildiği kadar bakıyor. Ta ki harfler ufukta minnacık birer nokta oluncaya dek.
Genç kız üniversite öğrencisi. Henüz ikinci sınıfta. İdealist, girişken, azıcık romantik, deli dolu, okumayı seviyor, müziği ve sinemayı da. İsmi önemli değil. Yeliz ya da Ayşegül, fark etmez. Sosyal Bilimler okuyor ya da mühendislik. Sınavı var bugün, üstelik geç kalmak üzere, koşturuyor yollarda. Kampustan içeri girerken gözü bir an için yan tarafta duran satıcıya takılıyor. Satıcının tezgâhının üzerinde elmalar, armutlar, portakallar dizili. Her bir meyva öbeğinin üzerinde fiyatının yazılı olduğu bir karton var. Ve el arabasının kenarında bir kağıt, üzerinde mor harflerle yazılmış bir yazı duruyor. Genç kız hayretle bakıyor yazıya. İnanamıyor gözlerine. Sınavı filan unutuyor bir an. Yaklaşıyor.
"Sen mi yazdın bu yazıyı?" diye soruyor satıcıya.
Satıcı esmer zayıf bir adamcağız. Sigaradan sararmış dişlerini saklamaya çalışarak, yarı mahçup gülümsüyor. "Yok ben yazmadım. Az evvel yaşlı başlı bir adam geldi, bunu verdi. Ben de sevdim. Aldım koydum oraya." Genç kız usulca yazıya dokunuyor. Bir çiçeğe dokunur gibi. Portakal kokuyor yazı. Güzellik kokuyor. Sükûnete, sadeliğe, huzura ve uyuma davet ediyor. Kim yazmış acaba? Niye yazmış? Çantasından bir defter çıkarıyor, gördüğü yazıyı aynen defterine geçiriyor: EDEP YA HU EDEP, BUGÜN BİR İYİLİK YAP
Gecenin bir saati, şehrin bıçkın yüzü, kenar semti. Pavyonların önünde taksiler bekliyor, sokak aralarında alacaklılar kavga ediyor, sarhoş bir adam ağaç altına kusuyor, tam şu anda birileri birilerini dolandırıyor, yalanlar söyleniyor, sahte kahkahalar atılıyor, hüznün üstü örtülüyor, makyaj makyaj üstüne. Şehir bu saatte hiç olmadığı kadar hırçın ve kızgın. Ve tüm bu keşmekeşin ortasında bir hayat kadını yürüyor tek başına. Rimeli akmış ağlamaktan. Hırpalanmış. Yaşamak istemiyor. Bu gece intiharı düşünüyor.
Rastgele bir taksiye biniyor. "Anadolu yakasına geçeceğiz" diyor. Halbuki geçmeyecek. Boğaz Köprüsü'nde inecek. Oraya kadar taksimetre ne yazmışsa kuruşu kuruşuna ödeyecek ama. Herkes onu aldattı hayatta ama o kimseyi dolandırmadan gidecek ölüme. Planı böyle. Taksici güngörmüş adam, dikiz aynasından bakıyor, bir şey söylemiyor. Anladı mı acaba yolcusunun intihara gittiğini?
Köprünün ortasında yavaşlıyor taksi. "Abla," diyor taksici. "Bak bana bugün ne geldi?" Kadın evvela anlamıyor söyleneni. Taksici ısrarla ona bir yirmi lira uzatıyor. Minnacık bir yazı yazılı üzerinde, mor harflerle. "Sende kalsın" diyor taksici. "Çantanda taşı. Moral verir. Yüreğini ferah tutarsın."
Kadın başını eğiyor. Bütün gece bastırdığı hüzün balon gibi kaçıyor elinden. Tutamıyor. "Ağlama be abla," diyor taksici. "Ağlama bak beni de ağlatacaksın."
Sabaha karşı İstanbul. Taksici ve hayat kadını deniz kenarında köfte ekmek satan seyyar satıcının önünde duruyorlar. Sessizce denize bakıyorlar. Ödeme zamanı gelince kadın kendisine verilen yirmi lirayı uzatıyor. "Bana iyi geldi, belki başkasına da iyi gelir... "
Otobüsteki adam duvarda bir yazı gördü. Öyle bir yazı ki çıkmadı aklından. Aynı gün uğradığı bankada sıra numarası için makineden bir kağıt aldı. Duvarda gördüğü yazıyı oraya yazdı. Banka sırası kendisine gelince bu kağıt parçasını minik kutunun içine bıraktı. Bir sonraki banka müşterisi yaşlı bir adamdı, emekli öğretmen Muzaffer Bey. Tesadüfen aynı vezneye gelince yazıyı buldu, bir kağıda not etti. O gün bir üniversitenin yakınlarında işi vardı. Meyve satan satıcının yanından geçerken dayanamadı, yazıyı ona verdi. On dakika sonra oradan geçen üniversite öğrencisi genç kız yazıyı gördü, sevdi. Yirmi liranın üstüne yazdı. Aynı gün marketten alışveriş yapınca o yirmi lirayı kullandı. Para gün içinde elden ele dolaştı ve en nihayetinde bir taksi şoförüne ulaştı. Taksici baktı yazıya, sevdi. Gece arabasına binen hayat kadınına verdi.
Köfteci kendisine uzatılan parayı aldı. Üzerindeki yazıya bakakaldı. Yüreğinin bir yeri ışıldadı. Bir hayır yapmak istedi, tanımadığı bir cana yardım etmek, güzelliğe vesile olmak.... Yazıyı kağıda geçirip kamyonetinin duvarına astı. Orada köfte ekmek yiyen bütün müşteriler gördüler ve başka başka yerlere yazdılar. Bir fısıltı gibi yayıldı yazı. Rüzgâr gibi yayıldı. EDEP YA HU EDEP, BUGÜN BİR İYİLİK YAP.
ESİLAMI OLSUN ESLEM Mİ ?
Gönderen
Şerife
az önce üniversiteden en yakın arkadaşım ile görüştüm ne çok özlemişiz birbirimizi ne çok birikmiş konuşulacak konularımız varmış telefonda dilimiz yettiğince gönlümüzce konuştuk eskiden gelecekten doğacak bebeğinden. Dua ediyoruz ikimizde 28 martta doğsun diye eğer 28 martta doğarsa efe ile aynı gün doğmuş olacak karar verememiş kızının adına eslem mi olsun esila mı olsun diye esilanın anlamı
Esila kuran da geçen arapça bir kelimedir ve geçtiği yer ile anlamı şöyledir: "vezkur isme Rabbike bukreten ve esîla - Rabbinin adını sabah akşam an." buyurulmaktadır. Burada geçen "bukra" Arapça’da sabah demektir. "esila" ise zeval vaktinden gurup vaktine kadar demektir. Bu, öğle namazı ile ikindi namazını kapsar. Ondan sonraki "Geceleyin ona secde et" buyurulmaktadır. Yani gurûb’tan başlayarak gece vaktinde secde etmesi istenmektedir. Bu da akşam ve yatsı namazını kapsar. Hemen peşinde de "Onu geceleri uzun uzun tesbih edin" denilmiştir. Bundan da teheccüt namazına atıfta bulunulmuştur. (İnsan suresi 25. ayet)
eslemin anlamı
En selamatli, en emin, en doğru yol. 2. Kendisini bütünüyle Allah'ın dinine adamış, demekmiş bakalım hangisi kısmet olacak annem hep isim boncuktur önemli olan insandır der dilerim oda en az annesi kadar güzel annesi kadar anlayışlı annesi kadar sevgi dolu olur
ben efede isim konusunda o kadar çok düşünmedim çünkü hep kızım olacağını düşündüm ne zaman ki doktoru değiştirdim doktor murat geliyor dedi kendi ismi murattı doktor beyin o anda kardeşim efe olsun dedi canım Muhammed olsun dedi sadece Muhammed ismi ağır olur dedim Muhammed efe oldu ama biz çokca efe diyoruz buna rağmen efe 2 ismi olduğunu biliyor
Esila kuran da geçen arapça bir kelimedir ve geçtiği yer ile anlamı şöyledir: "vezkur isme Rabbike bukreten ve esîla - Rabbinin adını sabah akşam an." buyurulmaktadır. Burada geçen "bukra" Arapça’da sabah demektir. "esila" ise zeval vaktinden gurup vaktine kadar demektir. Bu, öğle namazı ile ikindi namazını kapsar. Ondan sonraki "Geceleyin ona secde et" buyurulmaktadır. Yani gurûb’tan başlayarak gece vaktinde secde etmesi istenmektedir. Bu da akşam ve yatsı namazını kapsar. Hemen peşinde de "Onu geceleri uzun uzun tesbih edin" denilmiştir. Bundan da teheccüt namazına atıfta bulunulmuştur. (İnsan suresi 25. ayet)
eslemin anlamı
En selamatli, en emin, en doğru yol. 2. Kendisini bütünüyle Allah'ın dinine adamış, demekmiş bakalım hangisi kısmet olacak annem hep isim boncuktur önemli olan insandır der dilerim oda en az annesi kadar güzel annesi kadar anlayışlı annesi kadar sevgi dolu olur
ben efede isim konusunda o kadar çok düşünmedim çünkü hep kızım olacağını düşündüm ne zaman ki doktoru değiştirdim doktor murat geliyor dedi kendi ismi murattı doktor beyin o anda kardeşim efe olsun dedi canım Muhammed olsun dedi sadece Muhammed ismi ağır olur dedim Muhammed efe oldu ama biz çokca efe diyoruz buna rağmen efe 2 ismi olduğunu biliyor
aşkın göz yaşları bitti
Gönderen
Şerife
Etiketler:
Kitaplarım
sayfaları az olmasına karşın elimde hemen hemen 3 hafta kaldı. Sıkıldığım için bu kadar uzun sürmedi bu aralar işlerin yoğunluğundan kitap okumaya fazla zaman ayıramıyordum ara ara okuyarakta bu güne geldi okuyan çoğu kişi beğenmediğini dile getirdi aksine ben çok beğendim hatta Elif Şafağın AŞK kitabından daha çok beğendim daha etkileyici geldi bu türtür kitaplar mesneviyi okuma istediğimi dahada artırıyor ama henüz kendimi okumak için hazır hisetmiyorum hissettiğim an başlıyacağım mesneviyi okumaya böylesine özel bir günde kandil günü bitirmek nasip oldu aşkın gözyaşlarına arşivime bir kitap daha eklendi seviyorum okuduklarımı biriktirmeyi kıyamıyorum kimselere vermeye sanki benim gibi bakamazlar sanıyorum yinede kıramıyorum isteyenleri
aşk tesadüfleri sever (olamaz mı olabilir )
Gönderen
Şerife
Etiketler:
CANIMA,
hayata dair,
izlediklerim
''Aşk Tesadüfleri Sever'' doğumlarından itibaren çocukluk ve ilk gençlik yılları boyunca yolları Ankara’da kesişen, 2010 yılında İstanbul’da tanışan Özgür (Mehmet Günsür) ve Deniz’in (Belçim Bilgin) birbirlerine doğru ve engellerle dolu aşk macerasını anlatırken, bir yandan da geri dönüşlerle onların bugünlerini yaratan dönemlere uzanıyor. Film, Türkiye’nin 70’li, 80’li, 90’lı ve 2000’li yıllarını ziyaret ederek, o yılların artık unutulmaya yüz tutmuş popüler kültür öğelerinden, müziklerinden, yaşam biçimlerinden ve alışkanlıklarından besleniyor. “Aşk Tesadüfleri Sever” pek çok gerçek hikayeden yola çıkılarak derlenmiş olaylar bütünüyle; İstanbul’dan Ankara’ya yaptığı nostaljik yolculuğun içinde izleyiciye doyurucu, duygusal, yıllarca akıllardan çıkmayacak bir aşk filmi vaad ediyor.çok beğendim hatta çok kelimesi az kalır içinde kendi çocukluğumu kocamla oğlumun ilişkilerini gerçek sevgiyi buldum. zaman insana çoğu şeyi unutturuyor ama ufacık bir sinyal hemen hatırlatıyor geçmişi dün göz yaşları içinde izledim özgürün sesini kasete kaydetmesini çünkü bende çok yaptım kimi zaman şarkı söyledim kimi zaman içimi döktüm keşke elimde bir tanesi kalsaydıgitsek mi gitmesek mi arasında çok kaldık eyvah eyvahta vardı ama dedik bulunduğumuz aya uygun olsun sevgi dolu olsun gerçektende öyle oldu bence karşılıksız sevgiyi aşkın gücünü güzelliğini geçmişle ve günümüzle ancak bu kadar güzel harmanlanmış olurdu bence izlenmeye değer
Hiçbir neden yokken, ya da biz bilmezken
Tepemiz atmış ve konuşmuşuzdur
Onca neden varken ve tam sırası gelmişken
Hiçbirşey yapmamış ve susmuşuzdur.
Aynı Anda aynı sessiz geceye doğru
İçim sıkılıyor demişizdir.
Aynı sabaha uyanırken kimbilir,
Aynı düşü görmüşüzdür.
Olamaz mı? Olabilir.
Onca yıl, sen burada
Onca yıl, ben burada
Yollarımız hiç kesişmemiş
Şu eylül akşamı dışında
Belki benim kağıt param,
Bir şekilde, döne dolaşa
Senin cebine girmiştir.
Belki aynı posta kutusuna,
Değişik zamanlarda da olsa
Birkaç mektup atmışızdır.
Ayın karpuz dilimi gibi batışını
İzlemişizdir deniz kıyısında.
Aynı köşeye oturmuşuzdur Köhne'de,
Belki de birkaç gün arayla.
Olamaz mı? Olabilir.
Onca yıl, sen burada
Onca yıl, ben burada
Yollarımız hiç kesişmemiş
Şu eylül akşamı dışında
Bostancı dolmuş kuyruğunda,
Sen başta ben en sonda
öylece beklemişizdir.
Sabah 7:30 vapuruna
Sen koşa koşa yetişirken,
Ben yürüdüğümden kaçırmışımdır.
Aynı anda başka insanlara
Seni seviyorum demişizdir.
Mutlak güven duygusuyla başımızı
Başka omuzlara dayamışızdır.
Olamaz mı? Olabilir.
Onca yıl, sen burada
Onca yıl, ben burada
Yollarımız hiç kesişmemiş
Şu eylül akşamı dışında
DİNLEMEK İÇİN TIK TIK
FRAGMANI MUTLAKA İZLE
kuzucuğumu özlerken
Gönderen
Şerife
Etiketler:
OĞLUMA
oğluşum üsütmüş her çocuk gibi çok hasas ufacık şeylerden nasıl böylesine hasta oluyorlar anlamak mümkün değil sürekli burnu akıyor artık silinmesinden o kadar sıkılmış ki burnuna peçete tıkamış anneanesi anlatıyor bak artık gelmeyecek diyormuş benim cin fikirli kuzum.gecen gece ikimizde hatta üçümüzde diyeyim sonradan babasıda katıldı aramıza uyuyamadık efonun öksürmesinden.Bir türlü geçmedi nasıl öksürüyor arka arkaya hiç bişeycikte geçirmedi anne bana surup ver diyip durdu kuzucuk şurubu içtiği anda tüm hastalıkların geçeceğine inanıyor :) sabaha karşı giti illet öksürükte oda rahatladı bizde ama bu seferde işe gitme zamanı geldi erkenden düştük yollara gecenin yoruculuğundan efe anneanesine gidene kadar uyanmadı sesini duymak için annemi aradığımda uyuyordu gecenin acısını sabah 11 'e kadar uyuyarak çıkarmış
benim kuzucum hasta olmasın gül gibi hem soluyor hem bir bitkinleşiyor o zamanda kıyamıyor annesi o zaman işe gitmek daha bir çekilmez oluyor saatler geçmiyor gözünün önünde dönüp duruyor biliyorum emin ellerde biliyorum annem benden daha iyi bakıyor daha özenle daha üstüne titreyerek gelde bu deli gönle anlat
bugun günlerden cumartesi diğer günlere göre çalışmak daha zor daha sıkıcı hele birde şimdiki gibi hava güzelse. Efe telefonda anneanesine sorular sorup buna şahitlik edip yanlarında olamamak çok canımı yakıyor biliyorum bu günler geçecek ve o yaşayamadığımız her kayıp anın doya doya tadını çıkaracağız birlikte sinemaya gideceğiz alışveriş yapacağız top oynayacağız yemek yapacağız oyunlar oynuyacağız bisiklete bineceğiz hemde hiç kısıtlama olmadan hemde sadece pazar günleri değil tüm günler bizim olacak
benim kuzucum hasta olmasın gül gibi hem soluyor hem bir bitkinleşiyor o zamanda kıyamıyor annesi o zaman işe gitmek daha bir çekilmez oluyor saatler geçmiyor gözünün önünde dönüp duruyor biliyorum emin ellerde biliyorum annem benden daha iyi bakıyor daha özenle daha üstüne titreyerek gelde bu deli gönle anlat
bugun günlerden cumartesi diğer günlere göre çalışmak daha zor daha sıkıcı hele birde şimdiki gibi hava güzelse. Efe telefonda anneanesine sorular sorup buna şahitlik edip yanlarında olamamak çok canımı yakıyor biliyorum bu günler geçecek ve o yaşayamadığımız her kayıp anın doya doya tadını çıkaracağız birlikte sinemaya gideceğiz alışveriş yapacağız top oynayacağız yemek yapacağız oyunlar oynuyacağız bisiklete bineceğiz hemde hiç kısıtlama olmadan hemde sadece pazar günleri değil tüm günler bizim olacak
iyilik meleği
Gönderen
Şerife
Etiketler:
thalia
beni tanıyan herkes thalianın ne kadar hayranı olduğumu bilir türkiyede çok tanınmasada azımsanmyacak kadar ünlü bir şarkıcı evimde albümleri dilimde tüm şarkıları yabancı dilim malesef olmasada kısmet olur mu bilmem ama bir konser verse şarkıları bir kısım bile atlamada söyleyebilirim o derece hayranıyım sesine güzelliğine hayran olduğum kadar fikrine yaşam tarzına hayata bakış açısına her şeyine hayranım yabancı basında çıkan haberleri tercüme edip hakkında bilgi ediniyorum birde benim gibi hayran olup adına site açan kişilerin paylaştığı türkçe haberlerle hakkındaki bilgilerimi genişletiyorum yaşadığımız ülkelerin farklı olması vede saat farkının fazla olması sebebi ile radyo programını malesef dileyemiyorum :( bu sabah kendi resmi sitesinde paylaştığı resimleri görünce bir kez daha doğru kişiyi sevdiğimin farkına vardım hayranları süpriz yapıp yayınına gitmiş ve gelen hepsi yürüme engelli yüzünde kocaman bir tebessümle karşılamış
umudum bir gün türkiyeye gelmesi canım nerde ne şekilde olursa olsun seni yanına götürürüm diye sözünü her seferinde veriyor ilk turnemde akdeniz ülkelerini katıcam dedi bir röportajında türkiyede dahildedi ama turne ne zaman olacak belli değil
istanbul ağlıyor sen ağlıyorsun
Gönderen
Şerife
Etiketler:
konserler
dün gece tuzlada Gülay konseri vardı biz her zaman ki gibi benden dolayı başlamak üzere yetiştik konsere talep olmaz derken her yer tıklım tıklım dolu ön yargımın karşılığını nerdeyse konseri izleyemeyerek ödeyecektim ki protokolde 2 sıra benim ve canım için boşmuş desem yalan olur ama canımın mekanındada izlemeyecek değilim ya :) hemen bizi protoke oturtular ve konser başladı ama nasıl başlangıç ilk andan gözlerim dolmaya başladı beni en derin yerimden vurdu ilk şarkısı istanbul ağlıyor sen ağlıyorsun bi an üniversite yıllarıma gittim insan gurbette olunca özlem dolu şarkılar bir başka oluyor benim içinde öyle oldu sadece trt fm dinlediğim bir dönemdi çünkü ulusal başka bir radyo çekmiyordu :) ben o dönemde sevdim ilhan iremi gülayı sanat müziğini
canlı dinlemek bambaşkaymış sevdiğin bir şarkıyı ayrıca anıları olan bir şarkıyı o kadar çok etkilendim o kadar çok beğendim ki konser boyunca sadece o şarkıyı söyleyebilirdim diğer şarkıları bana çok hitap eden şarkılar değildi o yüzden konser sonu çok eğlendim dersem yalan olur anlamadığım şu bu kadar güzel bu kadar etkileyci sesi varken neden günümüz popüler şarkılarını bırakıp halk müziğine dönüş yapmış bir anlama veremedim popüler müzik yapsa eminim olduğu yerin üst ve üstünde olur çünkü muhteşem bir sesi var canımlada çok konuştuk bu mevzuyu sonunda vardığımız karar şu oldu insan mutlu olduğu sevdiği işi yapmalı demek ki o da bu şekilde mutlu oluyor çok güzel konuşması olan nazik bir bayan GÜLAY iyi ki gitmişim listesinde yer alan sanatcılardan oldu benim için
ne alakası var bilmiyorum ama konser boyunca gülaya baktıkca aklıma hep iclal aydın geldi
canlı dinlemek bambaşkaymış sevdiğin bir şarkıyı ayrıca anıları olan bir şarkıyı o kadar çok etkilendim o kadar çok beğendim ki konser boyunca sadece o şarkıyı söyleyebilirdim diğer şarkıları bana çok hitap eden şarkılar değildi o yüzden konser sonu çok eğlendim dersem yalan olur anlamadığım şu bu kadar güzel bu kadar etkileyci sesi varken neden günümüz popüler şarkılarını bırakıp halk müziğine dönüş yapmış bir anlama veremedim popüler müzik yapsa eminim olduğu yerin üst ve üstünde olur çünkü muhteşem bir sesi var canımlada çok konuştuk bu mevzuyu sonunda vardığımız karar şu oldu insan mutlu olduğu sevdiği işi yapmalı demek ki o da bu şekilde mutlu oluyor çok güzel konuşması olan nazik bir bayan GÜLAY iyi ki gitmişim listesinde yer alan sanatcılardan oldu benim için
ne alakası var bilmiyorum ama konser boyunca gülaya baktıkca aklıma hep iclal aydın geldi
erken gelen 14 şubat
demek ki çok gönülden istemişim demek ki bir önceki konserde yanımda yanı başımda kocacığım olmadığının burukluğu dualarımın kabul olmasına sebep olmuş ve dün mustafa ceceli konserindeydik canımla erken kutlanan sevgililer günü tadındaydı gecede yaşanan her an o kadar güzel organize edilmişki mest oldum konserin her anına her şarkıda ayrı bir ışık efekti insanı alıp götürüyor başka diyarlara hele şarkılar birbirinden güzel birbirinden anlamlı daha öncede bahsetmiştim sesinde bir gıram fark yok aynı tonda aynı güzellikte
ve yine içeri giremiyen soğuk demeden dışarıda kurulan platformda konseri izleyen seyirciler
yalnız onca insanın içinde biri vardı ki eşimin şefi olur kendisi konseri kimin verdiğini bile bilmiyordu :) bilmiyordu ama eşini getirmiş salonda yer yok eşimin yerine göz diktiler öyle korktum ki konseri birlikte izleyeceğizdiye ama çok şükür son anda fikir değiştirip boş yer buldular resim çektiremedim nede olsa eşimin mekanı değil ama konserden küçük bir kare kaydedebildim
bir önceki izlediğim konserde resim çekebilecek yakınlıkta değildim sadece şarkılarına eşlik etmiştim bu konserde resim çeke bildim kısmet olurda başka bir konserine daha gidersem oradada kendi ile resim çektiririm inşallah
ve yine içeri giremiyen soğuk demeden dışarıda kurulan platformda konseri izleyen seyirciler
yalnız onca insanın içinde biri vardı ki eşimin şefi olur kendisi konseri kimin verdiğini bile bilmiyordu :) bilmiyordu ama eşini getirmiş salonda yer yok eşimin yerine göz diktiler öyle korktum ki konseri birlikte izleyeceğizdiye ama çok şükür son anda fikir değiştirip boş yer buldular resim çektiremedim nede olsa eşimin mekanı değil ama konserden küçük bir kare kaydedebildim
bir önceki izlediğim konserde resim çekebilecek yakınlıkta değildim sadece şarkılarına eşlik etmiştim bu konserde resim çeke bildim kısmet olurda başka bir konserine daha gidersem oradada kendi ile resim çektiririm inşallah
efece hayat
Gönderen
Şerife
Etiketler:
OĞLUMA
efe tv de istediği bir program olmazsa ne yapar
--- çok yakından bakıyorsunuz kapatın der
efenin en sevdiği oyuncakları
--- her daim her boy ve ebatta olan oyuncakcı açsa mahcup olmayacak kadar çok olan kepçeleri
biri eğer onu öpecekse veya sevecekse vede efe bunu istemiyorsa neder
--- kokuyorsun
efe telefonda annesi ile standart olarak ne konuşur
--- alo anne napıyorsun cevap dahi almadan bende iyim der ve telefonu öper annesini öptüğünü sanarak :)
efe sabah nasıl uyanır
--- eğer uykusuna aldıysa sevimli ve mutlu uykusunu almadıysa 360 derece dönmüş farklı bir çocuk olur çıkar aksi ve huysuz hatta annesine gürültü yaptığı için kızar
efe akşamları nasıl uyur
--- babası masal anlatır dinler dinler uyumaz taki masalın sonu keloğlana gelince kendiliğinden horlamaya başlar
son zamanlarda yaptığı muziplik
--- eve gittiğimizde ablası ve beni asansörle gönderip kendisi babası ile koşar adımlarla eve bizden önce girer ve saklanır bizde çok üzülmüş bir vaziyette acaba kayıp mı oldu acaba nerde diye endişe içinde evde dolanırken burdayım diye koşa koşa yanımıza gelir
annesine sevgisini en son ne zaman göterdi
--- annesi anneanesi ile dertleşirken birden bire ağlamaya başlar efede o anda odaya girer ve annesinin göz yaşlarına dayamaz annesini anneannesi ağlattı sanıp anneaneyi bi güzel fırçalar o beiiim annem kızma diye hiddetli hiddetli savunur o anda annede ne keder kalır ne dert :))
son zamanlarda en sevdiği şarkı
--- shakira baka baka hey (waka waka )
en son öğrendiği şarkı
--- müslüm gürses sigara :) ben sigara ben duman şeklinde söylüyor nerde duydu kim yanında dinledi anlamadım
son zamanlarda en sevdiği kişi
--- ablası bişey yese boğazından geçmiyor bunuda ablam yesin der hemen yada yanına gider sende yedin mi getireyim mi der merhametli kuzum
son zamanlarda en kötü huyu
--- çevresindeki çocuklardan öğrendiği kötü sözler mesela pislik vede sürekli evin içinde istediği birşey olmayınca yağdurumda yağdurum (mağdurunda mağdurum )demesi
efenin kendi dünyasında isimlendirdiği şeyler
--- pekmeze peker pekmez demesi
babasına kızınca ne der
--- hımmmm bak senin baban olmam :)
ev işleri ile arası nasıl
--- normalde dağınık evde durduğu müddetce tüm oyuncak ve yastıklar halıda tek tek yerini alır tabi efe gezmeye gidiyoruz diyene kadar o andan itibaren telaş alır ve başlar ortalığı toplamaya birde yerleri gırgırlamaya bayılır
kardeşi olsun istiyor mu
--- evet istiyor ama annesine inat erkek olsun diyor
en sevdiği arkadaşları
--- punda ve umutcan
efeyi en çok ne mutlu eder
--- ummadığı andan hadi oğlum parka gidemlim denmesi
efe hangi günleri sevmez
--- pazartesi sabahlarını çoğu zaman işe gitmeyin diye üzülüp durur ve çaresizce anneanesine gider
efe nasıl masal anletır
--- bir yokmuş diye başlar fil abinin maceralarını anlatmaya devam eder
hangi takımlı
--- cimbom :(
--- çok yakından bakıyorsunuz kapatın der
efenin en sevdiği oyuncakları
--- her daim her boy ve ebatta olan oyuncakcı açsa mahcup olmayacak kadar çok olan kepçeleri
biri eğer onu öpecekse veya sevecekse vede efe bunu istemiyorsa neder
--- kokuyorsun
efe telefonda annesi ile standart olarak ne konuşur
--- alo anne napıyorsun cevap dahi almadan bende iyim der ve telefonu öper annesini öptüğünü sanarak :)
efe sabah nasıl uyanır
--- eğer uykusuna aldıysa sevimli ve mutlu uykusunu almadıysa 360 derece dönmüş farklı bir çocuk olur çıkar aksi ve huysuz hatta annesine gürültü yaptığı için kızar
efe akşamları nasıl uyur
--- babası masal anlatır dinler dinler uyumaz taki masalın sonu keloğlana gelince kendiliğinden horlamaya başlar
son zamanlarda yaptığı muziplik
--- eve gittiğimizde ablası ve beni asansörle gönderip kendisi babası ile koşar adımlarla eve bizden önce girer ve saklanır bizde çok üzülmüş bir vaziyette acaba kayıp mı oldu acaba nerde diye endişe içinde evde dolanırken burdayım diye koşa koşa yanımıza gelir
annesine sevgisini en son ne zaman göterdi
--- annesi anneanesi ile dertleşirken birden bire ağlamaya başlar efede o anda odaya girer ve annesinin göz yaşlarına dayamaz annesini anneannesi ağlattı sanıp anneaneyi bi güzel fırçalar o beiiim annem kızma diye hiddetli hiddetli savunur o anda annede ne keder kalır ne dert :))
son zamanlarda en sevdiği şarkı
--- shakira baka baka hey (waka waka )
en son öğrendiği şarkı
--- müslüm gürses sigara :) ben sigara ben duman şeklinde söylüyor nerde duydu kim yanında dinledi anlamadım
son zamanlarda en sevdiği kişi
--- ablası bişey yese boğazından geçmiyor bunuda ablam yesin der hemen yada yanına gider sende yedin mi getireyim mi der merhametli kuzum
son zamanlarda en kötü huyu
--- çevresindeki çocuklardan öğrendiği kötü sözler mesela pislik vede sürekli evin içinde istediği birşey olmayınca yağdurumda yağdurum (mağdurunda mağdurum )demesi
efenin kendi dünyasında isimlendirdiği şeyler
--- pekmeze peker pekmez demesi
babasına kızınca ne der
--- hımmmm bak senin baban olmam :)
ev işleri ile arası nasıl
--- normalde dağınık evde durduğu müddetce tüm oyuncak ve yastıklar halıda tek tek yerini alır tabi efe gezmeye gidiyoruz diyene kadar o andan itibaren telaş alır ve başlar ortalığı toplamaya birde yerleri gırgırlamaya bayılır
kardeşi olsun istiyor mu
--- evet istiyor ama annesine inat erkek olsun diyor
en sevdiği arkadaşları
--- punda ve umutcan
efeyi en çok ne mutlu eder
--- ummadığı andan hadi oğlum parka gidemlim denmesi
efe hangi günleri sevmez
--- pazartesi sabahlarını çoğu zaman işe gitmeyin diye üzülüp durur ve çaresizce anneanesine gider
efe nasıl masal anletır
--- bir yokmuş diye başlar fil abinin maceralarını anlatmaya devam eder
hangi takımlı
--- cimbom :(
hayat çok garip
Gönderen
Şerife
Etiketler:
hayata dair
cem karacanın bir şarkısı var ya hayat çok garip diye tüm gün aklımda zihnimde dolandı durdu belki dün ölüm yıl dönümü olması buna sebep oldu bilmiyorum ama bildiğim birşey var ki garip olduğu kadarda acımasız.
sürekli bir sınav içinde kimseye fırsat vermiyor dersini çalışması için aniden çıkarıyor ve artık o andan itibaren hiç bir şey eskisi gibi olmuyor hiç bir zaman bizi pembe bulutların üstünde sonsuz mutluluklarda burakmıyor tam ulaştığını düşündüğün anda al aşa yapıyor
hiç ummadığımız anlarda beklemdiğimiz acılardan geçiyoruz yoksun kaldığımız sevgilerden istemediğiz olaylardan geçiyoruz hayat bizi elinden geleni arkasına koymadan istediği yöne çeviriyor. yaşatıklarının karşısında bizde boş durmuyoruz lanetler yağdırıyoruz üstüne bula bula benimi buldu benden başka kimse yokmuydu diyoruz
tüm lanetleri yağdırırken unuttuğumuz bişey oluyor hep o da şu yaşanan acılardan kahredecek üzüntülerden ve karşı koyamadığımız felaketlerden hiç birimizi muaf tutmuyor karşımıza geçip bak bana para verirsen sana sıkıntı yaşatmam yada malını bana ver sağlığını sana vereyim demiyor. yaşlı ,genç, sağlıklı,mutlu, mutsuz iyi kalpli yada kötü yürekli demiyor evrende yaşayan ne kadar insan varsa nasibini alıyor kimse engel olamıyor kederlere gözyaşlarına
bugun öğrendim ki hayatın her sınadığı olayda kendimi ,ruhumu ,içimde ki insanı tanıyabilme fırsat veriyor işte bugün aynadaki gördüğüm çizgilere saçlarımdaki kar tanelerine daha çok sebepler bulur oldum aynı zamanda kabullenir oldum
sürekli bir sınav içinde kimseye fırsat vermiyor dersini çalışması için aniden çıkarıyor ve artık o andan itibaren hiç bir şey eskisi gibi olmuyor hiç bir zaman bizi pembe bulutların üstünde sonsuz mutluluklarda burakmıyor tam ulaştığını düşündüğün anda al aşa yapıyor
hiç ummadığımız anlarda beklemdiğimiz acılardan geçiyoruz yoksun kaldığımız sevgilerden istemediğiz olaylardan geçiyoruz hayat bizi elinden geleni arkasına koymadan istediği yöne çeviriyor. yaşatıklarının karşısında bizde boş durmuyoruz lanetler yağdırıyoruz üstüne bula bula benimi buldu benden başka kimse yokmuydu diyoruz
tüm lanetleri yağdırırken unuttuğumuz bişey oluyor hep o da şu yaşanan acılardan kahredecek üzüntülerden ve karşı koyamadığımız felaketlerden hiç birimizi muaf tutmuyor karşımıza geçip bak bana para verirsen sana sıkıntı yaşatmam yada malını bana ver sağlığını sana vereyim demiyor. yaşlı ,genç, sağlıklı,mutlu, mutsuz iyi kalpli yada kötü yürekli demiyor evrende yaşayan ne kadar insan varsa nasibini alıyor kimse engel olamıyor kederlere gözyaşlarına
bugun öğrendim ki hayatın her sınadığı olayda kendimi ,ruhumu ,içimde ki insanı tanıyabilme fırsat veriyor işte bugün aynadaki gördüğüm çizgilere saçlarımdaki kar tanelerine daha çok sebepler bulur oldum aynı zamanda kabullenir oldum
efenin gözünde yerimiz
Gönderen
Şerife
Etiketler:
OĞLUMA
efe evde beni her dediğini yapmak zorunda olan hizmetkar babasınıda her canı istediğinde oyun oynamya mecbur coğu zaman oyuncak kimi zaman oyun arkadaşı olarak görüyor bu duruma çok bozuluyorum diyorum kızım olsaydı böyle olmazdı benim gibi olurdu bebeklerle oynardık elbiseler giydirir bebeklerinin saçlarını tarardık işte bu yüzden çok istiyorum kızım olmasını
efemide çok seviyorum ama galiba o babasını daha çok seviyor mesela evde süreki bir hizmet içindeyim anne mısır patlat anne patetes kızart anne pakarna pişir yooot koy bu istekler böyle uzayıp gidiyor geçen gece babası masal anlatınca normalde uyur bu sefer paşanın uykusu gelmedi benden makarna istedi ama ben pişirecek durumdamıyım hayır hem halsizlik hem uykusuzluk bir olunca çok zorlaştı makarna yapmak
kıramadın paşamı kalktım yarı uykulu yarı uyanık vaziyette yaptım hazırladım gittim ki yanına ne göreyeyim benim paşa uyumuş
elimde makarna kala kaldım ve ben yedim ziyan olmasın diye hep yiyorum ziyan olmasın diyede sonunda ben ziyan olucam bu kilolardan :)))
efemide çok seviyorum ama galiba o babasını daha çok seviyor mesela evde süreki bir hizmet içindeyim anne mısır patlat anne patetes kızart anne pakarna pişir yooot koy bu istekler böyle uzayıp gidiyor geçen gece babası masal anlatınca normalde uyur bu sefer paşanın uykusu gelmedi benden makarna istedi ama ben pişirecek durumdamıyım hayır hem halsizlik hem uykusuzluk bir olunca çok zorlaştı makarna yapmak
kıramadın paşamı kalktım yarı uykulu yarı uyanık vaziyette yaptım hazırladım gittim ki yanına ne göreyeyim benim paşa uyumuş
elimde makarna kala kaldım ve ben yedim ziyan olmasın diye hep yiyorum ziyan olmasın diyede sonunda ben ziyan olucam bu kilolardan :)))
yeni evimizde ilk mevlüt
Gönderen
Şerife
geçen yaz sonu hep hayalini kurduğumuz evimize kavuştuk.taşınmamız biraz sancılı bir süreçti o dönemi atlatıp evimize yerleştikten sonra hep mevlüt vermek istedik ama kısmet olmayınca olmuyor.pazar gününe nasip oldu
okulların tatil olması ile birlikte tüm sevdiklerim yanımdaydı bol bol vakit geçirme imkanım oldu evimde okutunlan bu ilk kuran beni çok derinden etkiledi çünkü hoca dua ederken bu hane sahibi ne niyetle okuttuysa kabul eyle ya rabbi dediya gözlerim dolu dolu oldu benle birliktede anneminde insanın büydüğünü hissettiği anlar vardırya işte o andan benim için öyle kıymetli ve özeldi
herşey istediğim gibiydi birde elektrikler kesik olmasa daha iyi olurdu şansıma hava güzeldide insanlar üşümedi bula bula beni bulu elektrik sabah 8 de bi gitti akşam 7 gibi geldi misafirlerimde mum ışığında oturmak zorunda kaldı.en çok anneannem içim üzüldüm elektrik olmayınca asansörde çalışmadı hasta hasta merdivenleri çıkmak zorunda kaldı nasıl üzüldüm anlatamam oda yetmedi akşam giderken elektrik vardı bu seferde asansör arızalıydı rabbim kimseyi sağlıyla sınamasın çok zor ve sabır gerektiren bir durum.
ve teşekkürlerin en büyüğünü hak eden canım kocacağım tüm gün tuzla şekerpınar arasında mekik dokudu herkesi tek tek eve getirdi vede gün sonunda götürdü servisciliğin yanında bir yandan markete bir yandan fırına koşuşturdu dur insanın böyle özel anlarda yanında yanı başında eşinin olduğunu bilmesi ayrıca mutlu olmasına sebep oluyor işte tüm bu fedakarlıkların karşılığı olarak en içten en güzel dualarım canım eşime gitti :) iyi ki varsın canım
okulların tatil olması ile birlikte tüm sevdiklerim yanımdaydı bol bol vakit geçirme imkanım oldu evimde okutunlan bu ilk kuran beni çok derinden etkiledi çünkü hoca dua ederken bu hane sahibi ne niyetle okuttuysa kabul eyle ya rabbi dediya gözlerim dolu dolu oldu benle birliktede anneminde insanın büydüğünü hissettiği anlar vardırya işte o andan benim için öyle kıymetli ve özeldi
herşey istediğim gibiydi birde elektrikler kesik olmasa daha iyi olurdu şansıma hava güzeldide insanlar üşümedi bula bula beni bulu elektrik sabah 8 de bi gitti akşam 7 gibi geldi misafirlerimde mum ışığında oturmak zorunda kaldı.en çok anneannem içim üzüldüm elektrik olmayınca asansörde çalışmadı hasta hasta merdivenleri çıkmak zorunda kaldı nasıl üzüldüm anlatamam oda yetmedi akşam giderken elektrik vardı bu seferde asansör arızalıydı rabbim kimseyi sağlıyla sınamasın çok zor ve sabır gerektiren bir durum.
ve teşekkürlerin en büyüğünü hak eden canım kocacağım tüm gün tuzla şekerpınar arasında mekik dokudu herkesi tek tek eve getirdi vede gün sonunda götürdü servisciliğin yanında bir yandan markete bir yandan fırına koşuşturdu dur insanın böyle özel anlarda yanında yanı başında eşinin olduğunu bilmesi ayrıca mutlu olmasına sebep oluyor işte tüm bu fedakarlıkların karşılığı olarak en içten en güzel dualarım canım eşime gitti :) iyi ki varsın canım
baba oğul sefası
Gönderen
Şerife
Etiketler:
OĞLUMA
çalışan bir bayan olmanın bence en zor yanı sevdiklerine evine istediğin kadar zaman ayıramamak.malesef hep tercih yapmak zorunda kalıyorum eğer sevdiklerimle zaman geçirirsem evdeki işler dağ olup birikiyor o anlarda eve gitmeyi hiç istemiyorum :( eğer temizlikle zaman harçarsam bu seferde efeme kocama doyamadan bir tatil geçip gidiyor
bu hafta sonu babası efeyle bi güzel gezip denize taş atarken ben evde yerleri siliyordum onlar mısır yerken ben bulaşık yıkıyordum onlar efemin bu dünyadaki en sevdiği araç olan kepçeye binerken ben çamaşır katlıyordum aklım olanlarda elim işte bir cumartesi geçti
efeye bir haller oluyor
Gönderen
Şerife
Etiketler:
OĞLUMA
efem çok değişti bugünlerde bense ne yapacağımı bilemiyorum bir asabiyet bir gerginlik bir hırçınlık var ki sormayın gitsin ben alışık değilim kuzucuğumun bu hallerine sürekli benim dediğim olsun ben ne yaparsam yapayım kimse karışmasın istiyor. bir şeylere mi kızgın yoksa ara ara çocuklarda böyle durumlar olurmu bilmiyorum mesela tv izlemek istiyor bense izletmek istemiyorum evde başlıyor bir kavga hayır izliyeceğim oğlum izleme olmaz... uzayıp gidiyor
ve pantolan sevdası gece yatarken gecelik giymek istemiyor pantolanla yatmak istiyor ne dersem diyeyim ikna olmuyor ve malesef bazı geceler o şekilde uyumasına müsade etmek zorunda kalıyorum
ve konuşması öyle ilerlediki verdiği cevaplar beni şok ediyor bu sabah üzerini değiştirirken baya sorun yaşadık bende ona bak sana küserim dedim cevap olarak bana insanlara küsülmez sevilir dedi ben şoklara girdim çünkü 34 aylık bebeğimden alışık değilim bu cevapları duymaya
anneanesine vardığımızda öksüremye başladı babası yine üşüttü galiba dedi bizimki ordan boğazım kurdu su içeyim geçer dedi buda sabah sabah 2. şok oldu
zaman ne çabuk geçiyor efe ne zaman bu kadar büyüdü hala şaşıyorum kim bilir neler neler yaşayacağız ama ben eski söz dinleyen bizi üzmemek için elinden geleni yapan efemi istiyorum
ve pantolan sevdası gece yatarken gecelik giymek istemiyor pantolanla yatmak istiyor ne dersem diyeyim ikna olmuyor ve malesef bazı geceler o şekilde uyumasına müsade etmek zorunda kalıyorum
ve konuşması öyle ilerlediki verdiği cevaplar beni şok ediyor bu sabah üzerini değiştirirken baya sorun yaşadık bende ona bak sana küserim dedim cevap olarak bana insanlara küsülmez sevilir dedi ben şoklara girdim çünkü 34 aylık bebeğimden alışık değilim bu cevapları duymaya
anneanesine vardığımızda öksüremye başladı babası yine üşüttü galiba dedi bizimki ordan boğazım kurdu su içeyim geçer dedi buda sabah sabah 2. şok oldu
zaman ne çabuk geçiyor efe ne zaman bu kadar büyüdü hala şaşıyorum kim bilir neler neler yaşayacağız ama ben eski söz dinleyen bizi üzmemek için elinden geleni yapan efemi istiyorum
ölüm bize erken gelme
Gönderen
Şerife
Etiketler:
hayata dair
hayatımı ikiye ayıracak olsam anne olmadan önce ve sonra diye adlandırırdım çünkü düşüncelerim fikirlerim ideallerim neşem üzüntüm tamamen değişti sanki içimde saklı gizli bir yer vardıda efe ile gün yüzüne çıktı o tarafım. evet eskisine göre daha fedakar oldum eskisine göre daha duygusal izlediğim bir filmdeki kare aklıma türlü türlü fikirleri getrip ağladığıma yakınlarım çok şahit olmuştur.ya oğlumunda başına gelirse ya mani olmazsam diye kendi dünyamda çok kagalarım oldu.
bu sabah işe geldiğimde fox tv defne joy fosterın ölüm haberini aldığımda çok üzüldüm genç yaşta olmasının yanı sıra oğlum yaşlarında oğlunun olmasına daha çok üzüldüm.küçücük bir bebek annesiz kaldı ve ömrünün en güzel en özel yanlarında hiç olmayacak belki annemi hiç hatırlamıyorum diyecek efem geldi gözlerimin önüne yaşacakları üzüntüleri geldi onun için yaşamak istiyorum o yanının eksik olmasını istemiyorum çünkü o boşluğu dünyada hiç bir varlık dolduramıyor.
defne joy fosterı geçen yıl bir programını canlı izmele fırsatım olmuştu ve orda programa çıkmadan önce yürüyen merdivenlerde karşılaşmıştık ağzına sprey sıkıyordu hatta eşim astım hastası galiba demişti az önce öğrendimki astıma bağlı solunum yetmezliğinden ölmüş
bu sabah işe geldiğimde fox tv defne joy fosterın ölüm haberini aldığımda çok üzüldüm genç yaşta olmasının yanı sıra oğlum yaşlarında oğlunun olmasına daha çok üzüldüm.küçücük bir bebek annesiz kaldı ve ömrünün en güzel en özel yanlarında hiç olmayacak belki annemi hiç hatırlamıyorum diyecek efem geldi gözlerimin önüne yaşacakları üzüntüleri geldi onun için yaşamak istiyorum o yanının eksik olmasını istemiyorum çünkü o boşluğu dünyada hiç bir varlık dolduramıyor.
defne joy fosterı geçen yıl bir programını canlı izmele fırsatım olmuştu ve orda programa çıkmadan önce yürüyen merdivenlerde karşılaşmıştık ağzına sprey sıkıyordu hatta eşim astım hastası galiba demişti az önce öğrendimki astıma bağlı solunum yetmezliğinden ölmüş
dostluk iki ayrı bedendeki tek bir ruhtur
Gönderen
Şerife
Etiketler:
hayata dair
insanın bence hayatı boyunca en güveneceği sırrını açıklayacağı kişiler çocukluk arkadaşları çünkü olanlar birlikte oynamıştır gülmüştür en saf hallerinde beraberdiler benimde böyle bir elin parmakları kadar az arkadaşlarım var hatta daha az. çok arkadaşım var ama onlar benim dostlarım.hep birbirimizin yanında olduk acımızdada sevincimizdede . zaman ayırdı bizi bazen başka şehirlere ama görmesekte birbirimizi hiç kopmadık o dönemlerde interneti kullanmayı bilmeyen bizler mektuplarla ulaştık birbirimize kimi zaman bir sahil kenarında bağıra çağıra şarkı söyledik kimi zaman bir konserde hopladık zıpladık kimi zaman birbirimizi idare ettik ailerimize karşı işte ondandırya bende yerleri ayrı ben bugün onlardan birinin kalbini feci şekilde kırdım telefonla konuşsakda göz yaşlarını görebildim tanıyorum ben onu susmasından sesinin titremesinden bilirim hissederim benim gibi işte ondan benim en yakın arkadaşımya ama bazen keskin olmalısın bir bıçak gibi sözlerin keskin olmalı ki karşındakinin canı yanmalı ki seni anlamalı
karşısına gecip bildiğin doğru neyse söylemelisin o da bilmeliki gittiği yol yol değil sonu belli olmayan bir karanlık işte arkadaş dediğinde karanlığa boğulmadan çıkarmalı onu dur demeli
bugun benim için sınavdı görmezden gelir bildiklerimi kendime saklasaydım kendimi asla affetmezdim
o zaman diyemezdim dostuyum ben onun diye dularımla yüreğimle varlığımla herşekilde her zaman yanındayım umarım gelecek zaman ona umut gelecek zaman ona huzur getirir çünkü hepsini hak edecek kadar güzel bir yüreği var.
karşısına gecip bildiğin doğru neyse söylemelisin o da bilmeliki gittiği yol yol değil sonu belli olmayan bir karanlık işte arkadaş dediğinde karanlığa boğulmadan çıkarmalı onu dur demeli
bugun benim için sınavdı görmezden gelir bildiklerimi kendime saklasaydım kendimi asla affetmezdim
o zaman diyemezdim dostuyum ben onun diye dularımla yüreğimle varlığımla herşekilde her zaman yanındayım umarım gelecek zaman ona umut gelecek zaman ona huzur getirir çünkü hepsini hak edecek kadar güzel bir yüreği var.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)