ağlama,duymaz artık
bir varmış...
bir yok oldu

giderken bıraktığı bütün renkler siyah oldu
üzülme anla artık....
belki de huzur buldu

Herşeye hazırlıklı olun

40 gün boyunca küçük bir kız çocuğu gibi içimden marş gibi ''benim güçlü kocaman babam'' dedim.
Çünkü babam benim tanıdığım en güçlü adamlardan biriydi hala yaşananlara inanmakta güçlük çekiyorum sanki bir yerlerden çıkıp gelecek gibi yada telefon açıp ''seni almaya geleyim mi ?'' diyecek gibi
Umudumu sadece mezarlıkta kaybediyorum  orada babamın adını soyadını görmek işkencelerin en büyüğü gözlerimi kaçırıyorum çoğu zaman bu seferde karşımda park halinde ki arabasını görüyorum  burnumun direği sızlıyor o an.
iki göğsümün arasında bir sızı babam yoğun bakıma yattığı gün başlamıştı hala devam ediyor belkide ömür boyu sürecek bilmiyorum gittiğim doktor psikolojik dedi  ciddi bir sorunum yokmuş.
 Yoğun bakım en karamsar insanların bile gün geçtikçe mucizelere inandığı yer bence
Doktorlar ''herşeye hazırlıklı olun'' dediğinde bile beyniniz bal gibi ne demek istediğini anlasa da salağa yatıyor daima bir umut var diyor içinizden bir ses. Doktor Allah mı zamanını bilsin diyorsun
hem ben gördüm eli kıpırdadı tepki verdi diyorsun bir umudun dalına tutunup sımsıkı sarılıyorsun
Sonra bir sabah doktor arıyor oysa o sabaha kadar hiç aramamış neden aradığını anlıyorsun yine konduramıyorsun  kulağında ''acil yetişin'' sözü kalıyor sadece
Apar topar arabaya bindiğinde aklında sadece bir yanlışlık olmuştur kesin hastaları karıştırdılar babam o yoğun bakım ünitesinde ki en iyi hastaydı ona bişey olmamıştır diye düşünürken kendine söz veriyorsun doktorlara hatalarından dolayı kızmıyacağım insanlık hali olur diyorsun.
Taki o yoğun bakım ünitesinin önüne gelince anlıyorsun ''Herşey hazırlı olun'' sözünün ne demek olduğunu
İnsan babasının ölümüne nasıl hazırlıklı olabilir ki 

En imkansız özlemleri yaşıyorum.

İçinden çıkılmaz bir duygular içindeyim. Herhangi bir anda bazen tanıdık bir koku aklıma  düşürüveriyor babamı bazen sıcacık bir çay. Önce tebessüm edip iç çekiyorum sonra tuzlu gözyaşlarının tadı eşliğinde burnum sızlamaya başlıyor. Gözlerimin  önünden arı uçuşu hızında babamla yaşadığınız anlar geçiyor ve telefon edip hiç olmazsa sesini duyma isteği dayanılmaz oluyor. Hatta bazen elim telefona gidiyor ve bir anda telefonun öbür ucunda onun sesini bir daha hiçbir zaman duyamayacağımı bir kez daha hatırlıyorum.

İşte o an yaşama sıkı sıkı bağlayan iplerim gözyaşlarım eşliğinde kopuyor hem gülüyor hem ağlıyorum.

En imkansız özlemleri yaşıyorum.
Dokunulmaz,alışılmaz,paylaşılmaz,yok sayılmaz,bitmez,azalmaz,

Hep kalan özlem her bir nefeste babama bir adım daha yaklaşıyorum  buda avunduğum tek teselli

iki hafta

Tam 2 hafta ...
koskoca 2 hafta bir ay bile değil ...
benim için hala bitip tükenmeyen belki bir 2 saniye...
2 hafta falan değil ...
belki bitip tükenmeyen ağırlığında o acı anın ...
annemin canım ananım acı içinde ağlaması esnasındaki ağlayarak sarılmam ...
teselli ederken bile mahvolmam ...
morgda o halini görüp yıllardır en ufacık şeye ağlayan sandığım  şu deli gönlümün acılar içinde ilk defa  ağlaması ...
iki haftadır mezarına su dökmem ...
mezarlıkta korkmadan  yalnız ağlamam ...
sürekli ağlamam ...
bitmeyecek belki bu acı ...
bu can bu bedenden çıkana dek ... 

Gören çok zayıfladığımı söylüyor oysa aylarca kilo vermek için uğraştım bir çok formül denedim yinede kilo veremedim.
Evet şimdi zayıfladım çünkü bedenimle birlikte ruhumda zayıfladı
Gökyüzünde 32 yıl özgürce uçmuşum kanadımın kırıldığı gun anladım
Yuregımde kocaman bir yara ne zaman diner acısı bilmem
Kuçuk bir kız çocuğuymuşum
Bir günde büyüdü o kız

:(

Söğüt ağaçlarıyla çam ağaçlarıyla hüzün ve huzur veriyor babamın yeni mekanı. Orada her mezarın ayrı bir hikayesi var. özlemleri, yaşayamadıkları, acıları, üzüntüleri, yarım kalmışlıkları ile hep öykülerini düşünüyorum.En çok ziyaretçisi olmayan mezarlar belli ediyor kendini. Otları artık orman olmuş, taşları kırılmış, bakımsızlıktan harap olmuşluklarından yalnız olduklarını anlıyorum. "acaba dünyada da böyle yalnız mı yaşadılar" diye düşünüyorum dunyaya nasıl kapısız, penceresiz karanlık bir ortamdan doğup geliyorsak aynı şekilde kapısız, bacasız, karanlık bir yere gidiyoruz.

Babasızlığım


Bir yanım  eksildi. Dünyada kapladığım yer sanki küçüldü. Artık bir  mezarlıkta ziyaret edilmesi gereken bir ölü sahibiyim ve sanki  bu durumu herkesin bildiğini sanıyorum. Yolda,arabada,evde, yürürken aniden gözlerim doluyor hatta ağlamaya başlıyorum. Gittikçe yiten giden bir hayali eskisinden de çok seviyorum, özlemek ama yanına gitmeye de korkmak tuhaf duygular içindeyim.
İçimde bir ses toprağı ellerimle eşersem babam sapa sağlam çıkacağını söylüyor tuhaf bir delilik hali babasızlık.
Hani bir türkü var ya ‘’rengi gözümde solan dünya’’ diye tam da öyle şuan dünya da benim için bir anda tüm renkler solup gitti
İçim yanıyor hem de cayır cayır. Kimse tahmin bile edemiyeceği bir yangın.
Artık onu görebileceğim tek yer rüyalarım her gece yalvarıyorum bir kere rüyamda göreyim diye çok şey mi istiyorum bilmiyorum  ama göremiyorum.
Bugün iş yerinde semaverde çay demledim babam çok severdi o sever diye işe gelmeden  önce çayını hazır ederdim o çay içer ben yanında  otururdum  dünya telaşı konularda sohbet ederdik. Sohbet ettikçe bende  çayı sevdim  30 yıl aklım neredeydi bilmiyorum ama iki yıldır çayın keyfini alıyordum düşündüm de bugün babam sevdirmiş çayı bana. Şimdi bir onun için bir de kendim için yudumluyorum.
                Kısaca babasızlığım

ağır bir matem, 
ağır bir yara,
ağır bir hüzün,
ağır bir kalp ağrısı,
dinmeyecek bir sızı... 

kalbimde ki odalarından birinin sonsuza kadar boş kalması, sırtımı dayadığım kalenin yıkılması... 

eksik kalmam

baba " kelimesini kullanamayacak olmam

acı verici kahredici bir durum….