Okuduğum 3. Ahmet Ümit kitabı oldu ''Beyoğlunun en güzel abisi'' 2 günde bitti başlarda ne kadar çok heyecanlandıysam sonlara doğru bir o kadar sıkıldım.
Başka ölen Engin merak uyandırıcı iyi mi kötü mü bilinmez bir adamdı. Hayatı akmaya başlayınca çoktan ölümü hak ettiği ortaya çıkıyor bu sefer kim öldürdüyse öldürmüş iyi ki ölmüş diyor insan.
Sıkılmaya başladığım ilk an ise ''Nazlı hanım'' lı kısımlar bence çok gereksiz çok saçma
Kitap yazmak önemli bir iş gelecek nesillere bugünü ışık tutmak, helede önemli bir yazarsan tüm ülke kitabını okuma potansiyeli varsa bence basıma vermeden önce tekrar tekrar okunmalı
Gezi olayları bence bu ülkenin kara bir lekesi çok hassas bir konu ''bence'' imalarıyla dolu bir yazı ele alınmamalı. Başta doğa amaçlı başlatılmış olsa bile sonradan yaşananlar göz ardı edilmemeli. Polisiye bir romanda polisler al aşağı edilmemeli
Sevdiğim kısımlara gelince Nevzat komiserin ilişkisi güzel bir detaydı. Tinerci çocuklarda hoş bir ayrıntı olmuş fakat bilenen birşey olsa da sokak ağzı bu kadar argo kelimelerle süslenmemeliydi.
Yazarın kendini kitap içinde sevimsiz ve meraklı bir tip olarak ele alması hem yeni bir akım hemde gülümseten bir detayken olmasa da olurdu.
En beğendiğim kısım kapak tasarımı oldu sade ve şık ve bir çok duyguyu bir bakışta hissettire biliyor.
Alıntılar
Kadınlardan biri size "abi" diyorsa, benim için kötülük düşünme, düşünüyorsan da lütfen yapma demek istiyordur.
"Aşk nedir, Başkomiserim?"
"Bilmiyorum ki... Sevip de kavuşamamaktır, isteyip de alamamaktır, ne bileyim. Bir insanı yanında istemektir... Ama herkesin kendine göre bir aşk tarifi var."
"..., faili meçhul cinayetlerde, en masum görünenlerden başlayacaksın şüphelenmeye."
Belki eski kafalı diyeceksiniz, ama bir evde kadın yoksa, orası hiçbir zaman yuva olmuyordu galiba
"Galiba ben bu çağa ait biri değilim."
Başka ölen Engin merak uyandırıcı iyi mi kötü mü bilinmez bir adamdı. Hayatı akmaya başlayınca çoktan ölümü hak ettiği ortaya çıkıyor bu sefer kim öldürdüyse öldürmüş iyi ki ölmüş diyor insan.
Sıkılmaya başladığım ilk an ise ''Nazlı hanım'' lı kısımlar bence çok gereksiz çok saçma
Kitap yazmak önemli bir iş gelecek nesillere bugünü ışık tutmak, helede önemli bir yazarsan tüm ülke kitabını okuma potansiyeli varsa bence basıma vermeden önce tekrar tekrar okunmalı
Gezi olayları bence bu ülkenin kara bir lekesi çok hassas bir konu ''bence'' imalarıyla dolu bir yazı ele alınmamalı. Başta doğa amaçlı başlatılmış olsa bile sonradan yaşananlar göz ardı edilmemeli. Polisiye bir romanda polisler al aşağı edilmemeli
Sevdiğim kısımlara gelince Nevzat komiserin ilişkisi güzel bir detaydı. Tinerci çocuklarda hoş bir ayrıntı olmuş fakat bilenen birşey olsa da sokak ağzı bu kadar argo kelimelerle süslenmemeliydi.
Yazarın kendini kitap içinde sevimsiz ve meraklı bir tip olarak ele alması hem yeni bir akım hemde gülümseten bir detayken olmasa da olurdu.
En beğendiğim kısım kapak tasarımı oldu sade ve şık ve bir çok duyguyu bir bakışta hissettire biliyor.
Alıntılar
Kadınlardan biri size "abi" diyorsa, benim için kötülük düşünme, düşünüyorsan da lütfen yapma demek istiyordur.
"Aşk nedir, Başkomiserim?"
"Bilmiyorum ki... Sevip de kavuşamamaktır, isteyip de alamamaktır, ne bileyim. Bir insanı yanında istemektir... Ama herkesin kendine göre bir aşk tarifi var."
"..., faili meçhul cinayetlerde, en masum görünenlerden başlayacaksın şüphelenmeye."
Belki eski kafalı diyeceksiniz, ama bir evde kadın yoksa, orası hiçbir zaman yuva olmuyordu galiba
"Galiba ben bu çağa ait biri değilim."
0 yorum:
Yorum Gönder